Başrahip Evmenios ve karpuz satan çingene
Bir gün Başrahip Evmenios’un hücresinin önünde, çocuklarıyla dolu kamyonetiyle karpuz satan bir çingene geçiyordu. Ona seslendi:
-Papaz, karpuz istiyo musun?
Öğleden sonra, akşam üzeri saatleriydi yaklaşık olarak ve muhterem bir ağacın altında dinleniyordu. Hemen şöyle yanıtladı: “İstiyorum, istiyorum”.
“Ne kadar istiyorsun?”.
“Sen çıkarmaya başla ben sana söyleyeceğim”.
Adam karpuzları indirmeye başladı, o çocuklarına veriyordu, çocukları muhtereme, muhterem de ambara yığıyordu. Adam verdikçe muhterem alıyor, aynı zamanda da gülümsüyordu. Adam şaşırmıştı ama ne yapsın, ekmek parasını kazanıyordu o da… Bir süre sonra saymayı unuttu. Muhterem şöyle dedi: “Hadi gel sayalım”. Ambarda karpuzlardan bir tepecik oluşmuştu, nasıl saysınlar! Tekrar indirip en baştan saymaya başladılar. Ardından muhterem dedi: “Ne kadar tutuyor?”. Çingene fiyatı söyledikten sonra peder Evmenyos ona fazlasıyla ödedi. Tam gitmek üzereyken: “Nereye gidiyorsun? Otur yemek yiyeceğiz” dedi. Adama ve çocuklarına sofrayı kurdu ve onlara hizmet etmeye başladı. Ekmek getir, su getir, meşrubat getir, ne varsa. Adam çok mutluydu, çocukları da öyle ve tabii ki Peder Evmenyos da (Tüm bu koşturmacayı yapan peder Evmenyos’un bacağında diyabet hastalığı sebepli bir yarası vardı). Vakit geçti, yiyip içip güldükten sonra kalkıp gitmek için hazırlandılar. Tam arabaya binmiş gidiyorlardı ki muhterem seslendi: “Geri gelin. Geri gelin”. Ne yapsın adam? Geri dönüp ne istediğini sordu.
“Kaç tane çocuğun var?”, diye sordu Peder Evmenyos.
“Dört” diye yanıtladı adam.
“Kaynanan var mı?”
“Var”.
“Kayınbaban?”.
“Var”.
“İn arabadan, hepsine benden karpuz ikram et” dedi gülerek.
Adam ilk önce bakakaldı, sonra hemen eğilip elini öptü. Peder Evmenyos da onu takdis etti. Daha sonra çocuklarını da arabadan çıkartıp onlara da muhteremin elini öptürdü. Hepsi mutlu bir şekilde ayrıldı ve Peder Evmenyos da gülüyordu.
Çeviren: Rahip Nektarios