Rab’bimiz İsa’nın doğumu tasviri
Nikolaos Kavasilas
Bakire Meryem, dürüst Yusuf ile beraber Beytlehem kentine doğru nüfus sayımına katılım başvurusu yapmak üzere gittiğinde, “Onlar oradayken, Meryem’in doğum yapma vakti geldi ve ilk oğlunu doğurdu. Onu kundağa sarıp bir yemliğe yatırdı. Çünkü handa kendilerine yer yoktu.” (Luka, 2:7)
RAB’bimiz İsa’nın doğumu, ikonada karanlık bir yemlik mağara içinde resmedilmiştir. Mağaranın içinin siyahla boyanması, RAB’bimiz İsa’nın doğum öncesini simgeler. Yemliğin içinde yıpranmış kundağa sarılmış RAB’bimiz olan İsa Mesih uzanmaktadır; bu kundak ise bize Mesih’imizin sahip olduğu iki doğadan, hem insan hem Allah, insan olanı tasvir eder. İkona üzerindeki yıldızdan yansıyan tek şeritlik ışık RAB’bimiz İsa’nın ışığının dünyaya geldiğini simgeler.
İkonanın yapımcısı, peygamber Yeşaya yazıtında söylendiği gibi mağaradaki ineği ve eşeği çizmiştir: Öküz sahibini, eşek efendisinin yemliğini bilir, ama İsrail halkı bu kadarını bile bilmiyor, Halkım anlamıyor.” (Yeşeya, 1:3). İkonanın ortasına çizilmesi bu peygamberin sözünü vurgulamak içindir, ayrıca Yahudilerin işlediği hatayı bizim de tekrar işlemememiz içindir. RAB’bimiz İsa, bizim kurtuluşumuz için dünyaya gelmiştir. Bizler de O’nu sevgiyle kabul etmek zorundayız.
Bakire Meryem’in konumu, özel bir noktadadır; diğer kişilerden farklı olarak ikonanın ortasında bulunur. Bu RAB’bimiz İsa’nın sözüne olan güvenini ve sadakatini gösterir; hem Allah hem de insan olan RAB’bimiz İsa’yı dünyaya getiren bir kişi olarak tam bir olgunluğa erdiğinin göstergesidir. Bakire Meryem’in başı ve iki omuzuna çizilen üç yıldız onun RAB’bimiz İsa’yı doğurmadan önce de, doğururken de, doğurduktan sonra da bakire olduğunu simgeler.
İkonanın yukarısındaki melekler RAB’bimiz İsa’nın doğumunda meleklerin O’nu övdüğünü söyleyen İncil’deki ifadeyi gösterir: “En yücelerde Tanrı’ya yücelik olsun, yeryüzünde O’nun hoşnut kaldığı insanlara esenlik olsun!” (Luka 2:14). İkonanın diğer tarafındaki melek, RAB’bimiz İsa’nın doğum müjdesini şahitlere aktaran İncil’deki ifadeyi göstermektedir: “Melek ‘Korkma! Ben sana müjde vermek için geldim. Tüm halka büyük bir sevinç olacak bir müjde.’” (Luka 1:10). Ayrıca başka bir şahit, meleğin müjdeli haberini memnuniyetle kabul eden bir görünüşte, diğer başka bir şahit ise, flüt çalarak RAB’bimiz İsa’nın dünyaya gelmesindeki büyük ve mucizevi sevinci göstermektedir.
Sol tarafta, ata binen üç yıldızbilimci çizilmiştir. Bu yıldızbilimciler yıldızların rehberliğine göre gelmişlerdir, doğan Mesih İsa’ya sunulacak hediyeleri tutmaktadırlar: “Ayrıca değerli eşya kutusunu açarak altın, buhur ve mürden hediyeler sundular.” (Matta, 1:11). Yıldızbilimciler aslında putperestleri simgelemektedir, onların ileride RAB’bimiz İsa’ya inanacakları gösterilmektedir. Yıldızbilimcilerin getirdikleri hediyeler özel bir anlam taşımaktadır: Öncelikle altın, RAB’bimiz İsa’nın her şeyin sahibi (mutasarrıf) olduğunu simgeler. Buhur, RAB’bimiz İsa’nın Allah olduğunu, ölülerin vücuduna sürülen mür ise; bizler için ölen Mesih İsa’nın mezarını simgeler.
İkonanın alt tarafında bir kadının çocuğu yıkama sahnesi bulunur; bu, RAB’bimiz İsa’nın bize benzer bir insan olarak doğduğunu simgeler.
Yıldızbilimcilerin alt tarafında bulunan nikahlı Yusuf, çenesini sol eline dayamış, düşünceli bir şekilde oturmaktadır. Onun önünde köylü kılığında ayakta duran ihtiyar, şeytanı simgeler. Şeytan, Yusuf’u “Nasıl oldu da Meryem, İsa’ya hamile kaldı” diye şüpheye düşürmeye çalışmaktadır. Ayrıca bu sahne, sıradan insanların “Nasıl olur da, Tanrı bir insan olur” diye düşünmelerini ve bunu anlamakta çektikleri zorluğu simgeler. (Bkz. Matta, 1:18-19). Burada özellikle vurgulanacak nokta nikahlı Yusuf’un konumudur. O Bakire Meryem ve RAB’bimiz İsa’dan uzaktaki bir köşede resmedilmiştir. Bu onun RAB’bimiz İsa’nın doğumuyla bir alakası olmadığını, ayrıca doğrudan RAB’bimiz İsa’nın Kutsal Ruh vasıtasıyla doğduğunu gösterir. Adil Yusuf, RAB’bimiz İsa’nın babası değil Mesih İsa ve Meryem Ana’nın koruyucusu, gözeticisidir.