/ Kutsal Kitap / Melkisedek

Melkisedek

Melkisedek ismiyle ilk defa Yaratılış Kitabı’nda 14. bölüm 18. Ayette karşılaşırız. Kutsal Metin, yeğeni Lut’u kurtarmak için İbrahim’in Elam Kralı Kedorlaomer ve onun müttefik bazı kralları ile bir savaş yaptığını anlatır. İbrahim, muzaffer çıktığı bu savaştan sonra Lut’u, beraberindeki kadınları ve halkı kurtararak, birçok ganimetle anavatanı olan Kenan’a geri döndü (Yaratılış 14:14-20). 

Yolu önceki ismi olan Salem, sonrasında ise Yeruşalim olarak değişen şehirden geçti. Orada Kral olmasının dışında, “Yüce Tanrı’nın kâhini” olan, İbrahim’in zaferi için şükran sunusu olarak “ekmek ve şarap” sunan Salem Kralı Melkisedek İbrahim’i karşılamaya çıkar. 

Devamında Melkisedek, henüz Avram olarak anılan İbrahim’i kutsadı ve ona şöyle dedi: “Yeri göğü yaratan yüce Tanrı Avram’ı kutsasın. Düşmanlarını onun eline teslim eden yüce Tanrı’ya övgüler olsun” (Yaratılış 14:19-20). Bunun üzerine İbrahim, sahip olduğu tüm ganimetlerden ondalığını Melkisedek’e verdi.

Melkisedek hakkında Kutsal Kitap’tan elimizde olan tek kanıtlar bunlar. Onun dışında bize başka hiçbir bilgi vermiyor.

*   *   *

Melkisedek ismini ilerleyen süreçlerden (Yetmişler çevirisi 109.Mezmur) 110. Mezmur’da 4. Ayette, “RAB ant içti, kararından dönmez: “Melkisedek düzeni uyarınca, Sonsuza dek kâhinsin sen!” derken görüyoruz. Yani, “RAB, fikrini değiştirmeyeceğine dair ant içti ve sen, Melkisedek gibi ebediyen kâhinsin.” Tanrı Baba bu sözleri Oğlu’na söylemiştir. Peki, bunu nasıl ve nereden biliyoruz? Mezmur’un başında, 1. Ayette “RAB efendime: Ben düşmanlarını ayaklarına tabure yapıncaya dek sağımda otur diyor.” Yani, RAB Efendime, düşmanlarını ayaklarının altına serinceye dek sağımda otur dedi. RAB kelimesi İbranice “Yahve” kelimesinin çevirisidir ve gerçek Tanrı’nın ismini beyan eder. Ayette “RAB Efendime dedi” ifadesi ile iki kere karşılaşıyoruz. (RAB Efendime diyor). Devamında çevriliyor:  “RAB ve Tanrı, Efendime ve Tanrı’ma dedi.” Açıkçası, birincisi Baba olan Tanrı ve Oğul olan Mesih, Efendi’dir.

Bir sonraki ayette (2), birinci Efendi (Baba), ikinci Efendi’ye (Oğul’a) konuşmaya devam eder: “RAB Siyon’dan uzatacak kudret asanı.” Yani, kudret asası (yenilmezlik gücünün kraliyet asası) RAB sana Siyon’dan verecek. Gördüğümüz gibi burada üçüncü bir Efendi takdim ediliyor (ve o Efendi ise Yahve). O kimdir? Tam olarak Kutsal Ruh’tan bahsedilmektedir. Kutsal Üçlemenin açık bir görüntüsüne sahibiz. 110. Mezmur, başka bir durumda analiz etmeye değer olabilecek bazı olağanüstü olaylardan bahseder.

Burada Bizi ilgilendiren nokta ise, Tanrı Baba’nın Oğul’a, yani, İsa Mesih’e “Melkisedek düzeni uyarınca, sonsuza dek Kâhinsin sen!” demesi. Yani, “sen Melkisedek gibi sonsuza dek Kâhinsin.” 

*     *    *

Ancak Elçi Pavlus’un İbranilere yazdığı mektubun 5. 6. ve 7.’nci bölümlerinde Melkisedek hakkında kapsamlı bir söz vardır: “Melkisedek düzeni uyarınca, sonsuza dek Kâhinsin sen” ayeti ayrıntılı olarak analiz edilmektedir.

O zaman, merhum Profesör Panayoti Trembela’nın Kilise Babalarının görüşlerine dayanarak Yeni Ahit’ten 7. Bölümde 1. ayetten 7. Ayete kadar yapmış olduğu kısa yorumlara bakalım.

  1. İsa, Melkisedek gibidir. Çünkü Salem şehrinin kralı ve Yüceler Yücesi Tanrı’nın kâhini olarak, kralları yok etmesinden sonra dönüşte İbrahim’i karşılayan ve onu kutsayan kişidir.
  2. Ve İbrahim ona ganimetinin onda birini verdi. İlk olarak bunu açıklayalım: Melkisedek “adalet kralı” anlamına gelir. Buna ek olarak, Melkisedek, “Salem kralı” yani, “barış kralıydı”. Çünkü Salem barış anlamına gelmektedir. Bu isimlere göre Melkisedek Mesih’in muadili (sembolü), adaletin ve barışın gerçek kralıydı.
  3. Kutsal Kitap her zaman resmi kişilerin köken ve soy ağacını (atalar) bildirirken ve hatta ölümlerinden bahsederken, burada Melkisedek’in kökeni ve ölümü konusunda suskun kalır. Elbette Melkisedek insan gibi olarak aile ve atalara sahipti ve elbette o da bir zaman ölmüştür. Ancak Kutsal Yazılar kasıtlı olarak onlardan bahsetmez. Ve Melkisedek de babasız, annesiz, soy ağaçsız (ataşız), yaşamının ne başlangıcı ne sonu varmış gibi ama Tanrı Oğlu’nun benzeri gibi ebediyen kâhin olarak takdim edilir. Melkisedek, insan olarak sadece Anne’den, Bakire Meryem’den doğan, babasız, İnsan-Tanrı baş kâhinimiz Mesih’in sadık sembolüdür. Ve Mesih, halefi olmayan ebedi baş kâhindir. Bu durum Kutsal Kitabın Melkisedek’in ölümünden bahsetmemesiyle sembolize edilir.
  4. Ünlü ve şanlı ata İbrahim, ona ganimetinden bir ondalık verdiğine göre, bu Melkisedek’in ne kadar büyük olduğuna dikkat edin.
  5. Ve elbette, Levi soyundan kâhin olanların (Levililer), yasaya göre Yahudi halkının gelirlerinden, yani Levililer gibi aynı soydan gelmesine rağmen, kardeşlerinden, İbrahim’den onda birini almaları için Tanrı’dan emirleri vardı.
  6. Ancak onların soyundan Melkisedek, İbrahim’den ondalık almış ve Tanrı’dan lütuflar alan İbrahim’i kutsamıştı.
  7. Kesinlikle ve şüphesiz ki, daha küçük olan daha üstün tarafından kutsanır. Melkisedek’in İbrahim’i kutsaması demek onun üstünü olduğu anlamına gelir.

(*) Levi, İbrahim’in torunu Yakup’un oğlu 12 atadan biriydi ve Eski Ahit’in kâhinlerinin geldiği soyun liderleriydi.

*   *   *

Kutsal Kitap’ın yazdıklarından çıkan sonuç, Melkisedek’in çok önemli bir zat olduğudur. Kral ve kâhindi. İbrahim’i kutsadığına göre İbrahim’den daha üstündü. İbrahim, Melkisedek’in üstünlüğünü tanıyarak, ona ganimetinden bir ondalık verdi. İbrahim’in şahsında İsrail’in ilk baş kâhini, Harun’un soyundan gelen Levi torunu, ondalık sundu. Burada görünüyor ki Melkisedek’in rahipliği Harun’un rahipliğinden üstündü.

Dolayısıyla Baba Tanrı, Oğlu’na (Mesih) kendisinin Melkisedek gibi bir kâhin olduğunu söylediğinde, şunu ima eder:

 

  1. A) O, sonsuza dek rahiptir (göründüğü üzere Melkisedek de öyledir).
  2. B) Mutlak barış ve adalet hükümdarı mertebesindedir.
  3. C) Ayrıca İbrahim’den ve onun tüm soyundan gelenlerden üstündür. Bu nedenle, Mesih’in rahipliği Harun’un rahipliğinden üstündür.

 

Böylece Baba Tanrı, sanki O’na farklı türden bir rahip olacağını söylüyor gibi Mesih’e şöyle dedi: “Melkisedek düzeni uyarınca, sonsuza dek Kâhinsin sen.” Harun’un soyundan gelen Eski Ahit kâhinleri gibi değil ama Melkisedek gibi bir kâhin olacaksın. Onlar birkaç sene yaşadılar ve öldüler. Oysa sen, başlangıcı ve sonu olmayan, sonsuz kâhin olacaksın. Onlar sürekli kurbanlar sunuyorlardı ama kurbanları yetersiz kalıyordu, sonuç vermiyordu ve günahları bağışlamıyorlardı. Bir sonuç almış olsalardı, bir ara durabilirlerdi. Ama sen, tek bir kere ve sadece bir kurban sunacaksın (Kendini), Bu kurban tüm insanların günahlarını af edecek, bu yüzden başka bir kurbana gerek kalmayacak.    

Bu birkaç şey Melkisedek’e aittir. İbranilere yazılan mektupların 5. 6. ve 7. Bölümleri de dikkatle incelenebilir.

Son olarak, Melkisedek’in Tanrı’ya sunduğu ekmek ve şarabın Kutsal Efharistiyanın ön bildirimleri olduğunu söyleyelim.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Melkisedek