Studios Manastırı/ Hagios Ioannes Prodromos Kilisesi/ İmrahor İlyas Bey Camii
(Resim 1: Yapının doğusuna dıştan bakış)
İstanbul’un topografyasının oluşmasında dini yapılar önemli bir yere sahiptir. Bu dini yapıların en eskisi olan Studios Manastır Kilisesi, İstanbul‘un Samatya ilçesinde, Yedikule’ye yakın bir bölgede yer almakta ve bugün İmrahor İlyas Bey Camii adıyla Ayasofya Müzesi’ne bağlı olarak faaliyet sürdürmektedir.1 İstanbul kiliseleri arasında Bazilik biçimde inşa edilen ve günümüze ulaşabilen tek yapı olan bu manastır kompleksinin antik bir yapının üzerine yapıldığı ve bir takım eklemelerle yapının içine kilise, sarnıç ve ayazma inşa edildiği bilinmektedir. Yapı Bizans İmparatorluğu döneminde, aktif olarak kullanılmış ve bine yakın keşiş barındırdığı da olmuştu. Yapı 1204 Latin istilasında büyük zarar görmüş ancak Bizanslıların şehri geri almasıyla tekrar canlılık kazanmıştır. İstanbul fethiyle birlikte Sultan II. Mehmed’in oğlu Bayezid döneminde, manastırın içindeki kilise camiye çevrilmiştir. Yapı ayakta kaldığı süre içerisinde birçok depreme ve yaygına maruz kalmış, günümüzde çatısı yıkık bir şekilde harap durumda bulunmaktadır.2
Yapının İnşası ve Mimari Özellikleri
Yapı 5.yüzyılın ikinci yarısında bir Bizans asilzadesi olan Studios tarafından kendi mülkü olan arazide inşa edilmiştir. Manastır ve kilisenin inşa edilme tarihi hakkında farklı görüşler mevcuttur. Bazı araştırmacılar inşa tarihi olarak 454 yılının öncesini, bazısı ise 463 yılını öne sürerler. 454 yılının öncesini öne süren kişiler görüşlerini Paskal Kroniğine dayandırmaktadırlar. Kroniğe göre, Studios consül olmadan önce bu yapıyı inşa ettirmiştir. Diğer tarihi ileri süren araştırmacılar ise Theophanes’in yazdığı kroniği esas almışlar ve Studios’un I.Leon’un (457-474) iktidarı döneminde yapıyı inşa ettirdiği görüşü etrafında toplanmışlardır.
Studios kendi arazisi üzerinde antik bir yapının kalıntıları üstüne Vaftizci Yahya onurunu bir kilise ve yanına da manastır inşa ettirmiştir. İnşa ettirdiği manastır yapısı zamanla onun adıyla tanınarak Studios Manastırı olarak anılmıştır.3 4. ve 6.yüzyılların sonuna kadar doğuda ve batıda yaygın şekilde kullanılan bazilika tarzı mimari bu yapının da temelini oluşturmaktadır. Bazilika tarz mimari de yapılar, dikdörtgen planlı ve çatılı bir şekilde, ortasında naosu, kuzey ve güneyinde dar nefleriyle, batı kısmında bir atriuma sahip ve doğu yönünde apsis ile sonlanacak şekilde inşa edilirlerdi. Bazilika biçimde inşa edilen bu yapı da, kare planlı bir atrium, ortasında naos, kuzeyinde ve güneyinde dar yan nefleri olan ve bu bölümlere geçmek için 1+5+1 revaklı narteks kısımlarından oluşmaktaydı. Bizans mimarisine uygun olarak avlusunda bir phiale (çeşme) olması muhtemeldir. Bazilika tarzda yaygın bir mimari öge olan apsis, bu kilisede de mevcuttur. Kilisenin apsisi dıştan üç cepheli, içeriden dışarıya doğru yarım daire şeklinde yapılmıştır. Her üç cephesinde birer pencere yer almaktadır.4
(Resim 2: Yapının naosundan apsisine bakış)
Nartheksi üç bölümlü olarak planlanmış olup, neflerin ve narthekslerin üst kısmında merdiven ile çıkılabilen bir de galeri katı bulunmaktadır. Nartheks’ten ana mekâna geçiş için beş kapı mevcut olup, en ortadaki geniş kapı imparatorlar için yapılmıştır. Ana mekan iki sıra halinde yedi sütundan oluşmakla birlikte günümüzde yapının güneyindeki sıralı sütunlar yok olmuşken, kuzeyindeki sütunlar hala ayaktadır. Ayrıca kilisenin güney kısmında beş neften oluşan bir de sarnıç vardır. Bu sarnıca bitişik halde inşa edilmiş bir de ayazma bulunmaktaydı. Fakat bu yapılar çıkan yangınlar sonucunda büyük hasar görmüş ve günümüze sadece kalıntıları kalmıştır. Günümüzde normalde sütunlarla çevrili olan atrium bölümü de harap durumdadır. 5
Yapının süslemesi konusunda o dönemdeki seyyah ve hacıların notları önemli bir kaynaktır. Bu notları şu anda yapıdan günümüze kalan parçalar kanıtlar niteliktedir. Yapının en ortasında yer alan nef zeminini kapsayan bir mozaik bulunmaktadır. Aynı şekilde nartheks bölümünün zemininin de mozaiklenmiş durumda olduğu bilinmektedir. Yapının apsis bölümünde İsa ve Meryem mozaiklerinin olduğu ve bu mozaiklerin çıkan yangınlardan etkilenip yok olduğu düşünülmektedir.6
Yine aynı şekilde apsisin önünde bir sunak masası ve onunda altında kutsal röliklerin bulunduğu bir odacık bulunuyordu. Kutsal röliklerin saklandığı bu bölme günümüze kısmen ulaşabilmiştir. Seyyah notlarından elde edilen bilgiler ışığında galerinin tavanının resimlerle kaplı olduğu sanılmaktadır.7
( Resim 3:Yapının sağlam kalan kuzey sütunları)
Bizans döneminde bir ucu Yedikule kapısına, diğer ucu ise denize ulaşan bu manastır kompleksi geniş bir alana yayılmış olmasına rağmen, deprem ve yaygınların getirdiği yıkıcı etki sonucunda günümüzde sadece camii ve sarnıcın kalıntıları kalmıştır. 8
YAPININ TARİHÇESİ
5.yüzyılın ikinci yarısında Studios tarafından inşa edilen bu manastır kompleksinde erken Bizans dönemli önemli bir tarikat olan Akoimetai (Uykusuzlar) mensubu kişiler yaşamaktaydı. Bu keşişler gece gündüz vardiyalı şekilde ayinlerine devam ettikleri için bu ismi almışlardı.9 Manastırın ismi ilk bilinen başrahibi Athenodoros’tur.10 6.ve 7.yüzyıl kaynaklarında pek fazla adı geçmeyen Studios Manastırı, İkonoklazma döneminde baskı altına alınmış ve keşişleri dağıtılmıştır. Fakat V.Constantinus’un bu emrine rağmen manastır varlığını sürdürebilmiştir. 787’de ki 7.Ekümenik Konsil’de manastırı başrahip Aziz Sabbas temsil etmişti. Bu konsil ile birlikte ikon karşıtlığı düşüncesinin zayıflamasıyla keşişler manastıra geri dönmüştür. Studios’un adı ile anılan manastır ve kilise asıl şöhretine Theodoros Studites’in 798-826 yılları arasında manastıra başkeşiş olmasıyla beraber kavuşmuştur. Onun başkeşişlik yaptığı devirde bu dini yapı en büyük teoloji merkezi gelmiş ve manastır bine yakın kişiye ev sahipliği yapmıştı. Theodoros, tasvir kırıcılığa karşı tutumu sayesinde Ortodoks Hristiyanlıkta önemli bir yer edinmişti. Onun idaresi zamanında manastırda felsefe ve edebiyat dersleri veriliyor, manastır adeta altın çağını yaşıyordu. Ayrıca manastır onun döneminde en iyi el yazmalarının ve ikonaların üretildiği mekân olmuştu. Burada üretilen ikonalar ve el yazmaları burayı dini merkez dışında sanatsal bir merkez haline de gelmiş ve ilahi söyleme sanatı burada gelişme göstermiştir. Manastırın iç tüzüğünü oluşturan typikonlar bir çeşit vakfiye örneği teşkil etmiş, buradan da diğer manastırlara yayılmıştır. VI.Constantinos (780-797) baskıcı politikası sebebiyle zor durumda kalan Theodoros ve diğer keşişler sürgüne gönderilmişlerdir. İmparator I.Mikael (811-813)döneminde sürgünden geri dönen Theododros ve diğer keşişler tekrar manastıra yerleştiler. Fakat Mikael’in tahtan indirilmesi ile V.Leon (813-820) tahta geçmiş ve tekrar tasvir kırıcılık önem kazanmıştır. Thoeodoros’un ikonoklazma karşıtı faaliyetleri sonucunda, 818 yılında başka bir manastıra gönderilmiştir. Geri kalan ömrünü orada geçiren Theodoros, 826 yılında ölmüş ve cesedi Adalar’a gömülmüştür. 844 yılında ikonoklazma döneminin sona ermesiyle cesedi ömrünü adadığı manastıra getirilmiştir. Onun ölmesine rağmen manastır ve kilise şöhretine devam etmiş, el yazmaları ve üretilen ikonlara rağbet sürmüştür. 11
10.yüzyılda kilisenin tarihinin en önemli olayı vukuu bulmuş, Vaftizci Yahya onuruna yapılan bu kiliseye onun rölikleri getirilmiştir. Kilisenin isminin Hagios Ioannes Prodromos (Vaftizci Yahya) olması onun onuruna yapılmasından değil, bu durum sonucunda gerçekleşmiş olması da muhtemeldir. Bu kutsal emanetlere 12.yüzyılda Vaftizci Yahya’nın babası Zekeriya’nın da rölikleri de eklenmiştir.12
Kilise ve dolayısıyla manastır devlet erkanı tarafından da sıklıkla kullanılmıştı. İmparatorların şehre girdiği Altınkapı’ya yakın olması sebebiyle şehre giren kralların bu kilisede ibadet etmesi gelenekselleşen bir durum olmuştu. İkon karşıtlığını savunarak tahtı ele geçiren V.Leon ve şehirdeki Latin idaresine son veren VIII.Mikhael şehre Altınkapı’dan girerek, kiliseye gelmiş ve başarılarına şükretmişlerdir. 13 Bunun yanı sıra 11.yüzyılda manastır bir sürgün yerine dönüşmüş ve birçok Bizans kralı ile devlet adamı hayatının kalan günlerini bu manastırda geçirmiştir. 1028’de komutan Nikephoros Xiphios, 1030’da Konstantinos Diogenes, 1041’de İmparatoriçe Zoe, 1059’da tahtı X.Dukas’a bırakan I.İsaakhios Komnenos ve yüzyılın sonunda da VII.Dukas oğlu Konstantinos ile bu manastıra sığınmışlardır. Hatta bir rivayete göre I.İsaakhios Komnenos ve eşi buraya gömülmüşlerdir.14
(Resim 4:Yapının harap haldeki görünümü )
Yüzyıllar boyunca Bizans’a başkentlik yapmış olan İstanbul, 1204 yılında Latinler tarafından ele geçirilmiş ve şehirde bir Latin Krallığı kurulmuştu. Bu sırada şehirde yıkım ve yağma faaliyetleri yaşanmış, bu durum üzerine rahip ve keşişler kiliseyi terk etmişlerdi. 57 yıl süren Latin idaresi boyunca şehirdeki birçok kilise ve manastır yapısı tahrip edilmişti. Bu tahribat ve yağmadan Studios Manastırı ve kilisesi de payını almış, yapının çatısı çökerek harap duruma gelmiştir.
Ayrıca kilisedeki değerli eşyalar ve kutsal rölikler de çalınmıştı. 25 Temmuz 1261’de VIII.Paleiologos şehri Latinlerden geri almış ve ona güç verdiğine inandığı Theotokos Hodegetria ikonunu Studios Manastırına bırakarak, Ayasofya’da taç giymiştir. Latinlerin şehri yağmalaması sonucu harap hale gelen manastır ve kilise, II.Andronikos’un kardeşi Constantinos tarafından 1293’de onarılmış ve tekrar faaliyete alınmıştır. 151350 yılında bir Rus seyyah ve hacı Stephanos, manastırda Zekeriya’ya ait rölikleri gördüğünü yazmış fakat Vaftizci Yahya’ya ait rölikler hakkında bilgi vermemiştir. Bu bilgiler Latin istilası sırasında Vaftizci Yahya’nın röliklerinin Walon de Srton tarafından Fransa’ya götürüldüğünü doğrulamaktadır.16 14.yüzyılla beraber parlak günlerine dönen manastır ve kilisede el yazmaları ve ikona üretimine devam edilmiş ve yapı tekrar eski canlılığına kavuşmuştur. Ayrıca buradaki kilisede imparator VIII.Ioannes tarafından 1380’de bir synodda toplanmıştır.17
Önemli Osmanlı tarihçilerinden Aşıkpaşazade, Yıldırım Bayezid’ın oğlu Kasım’ın Bizans’ta rehin kaldığını söyler. Bizans tarihçileri de bir şehzadenin ellerinde olduğunu ve onun burada vebaya yakalandığı bilgisini vermektedir. Ayrıca bu şehzadenin ölmeden önce Hristiyanlığı kabul ettiğini ve bir lahit içinde Studios manastırında kilisenin yanına gömüldüğü söylemiştir.18
Fatih Sultan Mehmed’in İstanbul’u fethetmesine kadar ki dönemde manastır ve kiliseye ait bilgileri İstanbul’u ziyarete eden iki Rus hacıdan öğreniyoruz. Onlarda manastır ve kilise hakkında pek fazla bilgi vermemiş, sadece kutsal röliklerden bahsetmişlerdir. 1453 yılında II.Mehmed’İn İstanbul’u fethetmesiyle buradaki keşişler sürgün edilmiş ve yapı faaliyetini durdurmuştur. Manastır ve kilise yapısı, Topkapı Sarayı’nın inşası boyunca taş ocağı olarak kullanılmış ve bakımsız kalmıştır.
II.Bayezid’in 1481’de tahta çıkmasıyla yapı tarihi bir değişikliğe uğrayarak minare ve mihrap eklenerek camiye çevrilmiştir. Yanına da bir tekke-zaviye eklenmiştir. Zamanla bir külliye hale gelen yapıya medrese ve hamam da inşa edilmiştir. Camiye çevrilme tarihi tam olarak bilinmemekle birlikte 1486 senesi üzerinde durulmaktadır. Camiye çevrilme işlemini II.Bayezid’ın mirahoru İlyas Bey gerçekleştirmiş ve camii onun adıyla anılmaya başlamıştır. 19Yapının Bizans dönemindeki güney kısmında yer alan bölgeye tekke ve şeyh evi inşa edilmiş, bu yapı günümüzden yirmi yıl öncesine kadar ayakta kalabilmiştir. Kilise yapısının avlusuna bir de şadırvan eklenmiş ve avluya oranın şeyhleri defnedilmiştir.20 Bizans döneminde önemli bir sanatı merkezi olma özelliği Osmanlı idaresi döneminde de devam etmiş, külliye başarılı hattatların yetiştiği bir merkez haline gelmişti. 21
(Resim 5: Yapının camii hali)
Yapının Onarım ve Tamiratları
İstanbul’un en eski dini yapılarından olan bu manastır kompleksi, Latinlerin istilasının yanı sıra birçok deprem ve yangına maruz kalmış ve harap duruma gelmiştir. Bu sebeplerle yapı Bizans ve Osmanlı döneminde tamir ve tadilat süreçleri geçirmiş ve yenilenmeye çalışılmıştır. En çok tadilatı Osmanlı döneminde gören bu yapı, vakfedilerek giderleri bu vakfın gelirleriyle karşılanmıştır.22
(Resim 6: Yapının camii girişi)
Yapı Bizans döneminde iki kez onarıma uğramıştır. Bunlardan ilki, 1059 yılında imparator I.İsaakhios Komnenos döneminde yapılmıştır. Onarımla ilgili pek fazla bilgi olmamakla beraber naousun zemininde bulunan döşemenin bu tadilat sırasında yapıldığı düşünülmektedir. Bizans dönemdeki ikinci onarım ise Latin istilası sonrasında Bizanslıların şehri tekrar almasıyla yapılmıştır. 1204 Latin istilası sırasında yapı harap olmuş ve şehir geri alınana dek manastırın arazisi bir otlağa dönüşmüştür. Şehirde tekrar Bizans hakimiyeti sağlanınca imparator II.Andronikos’un kardeşi Constantin Paleologos 1293 senesinde yapıyı onarıma almıştır. Bu onarımda yapının çatısı yenilenmiş ve kompleksin etrafı kalın duvarlarla çevrelenmiştir. Naousundaki döşeme ile alakalı olarak, bu dönemde yapıldığı da görüşler arasındadır. 23
Osmanlı döneminde 1509, 1776 ve 1894 depremleri ile 1718, 1780 ve 1782 yangınlarında harap hale gelen yapı birçok kez tadilata tabii tutulmuştur. 1668’de yapının minaresi tamire uğramıştır. 1780’de ki yaygında tekrar hasar gören yapı onarım geçirmiştir. 1782’de Samatya’da ki büyük yangından etkilenen caminin çatısı ve güneydeki sütunları yanmıştır. Bu yangından 20 yıl sonrasına kadar caminin kullanılmadığı görüşü ileri sürülmektedir. Yaklaşık yirmi yıl sonra 1804-1805 yıllarında III.Selim’in ustalarından olan Nazperver tarafından tamir ettirilmiştir. Bu tamirattan kısa bir süre sonra tekrar zarar gören yapı, Başmimar Mehmed Rasim tarafından kapsamlı bir tadilata sokulmuştur. Yapının çatısı, kapıları, tavanı, camları, son cemaat yeri ve camide bulunan medresenin çatısı tamir edilmiş ve tüm bu tadilatı için 25.707 kuruş harcanmıştır. 1849 senesinde tekrar büyük bir tadilata uğrayan caminin, çatısı, tekke hücreleri, abdesthaneleri ve şeyh daireleri tamir edilmiştir. 72.000 kuruşa tekabül eden masrafları Evkaf-ı Hümayun Hazinesi’nden karşılanmıştır. 1851’de eksik kalan yerleri için tekrar tamirata uğrayan yapının 7.807 kuruşluk masrafı İlyas Bey vakfının gelirlerinden karşılanmıştır. 1881 senesinde şeyh evlerinin harap olması sebebiyle 9.000 kuruşluk masraf oluşan yapı tadilata uğramak durumunda kalmıştı. Son olarak cami, 1894’te ki büyük depremi yaşayarak çok büyük zarar görmüştü. Bu tarihten sonra yapı kapsamlı bir tadilata tabii tutulmamıştır. Bu depremde zayıflayan çatı 1910 senesinde yağan yoğun kar sebebiyle çökmüş ve yapı kaderine terkedilmiştir. Bu yıllarda Rus arkeologlar tarafından yapıda kazılar yapılmış ve kripta adı verilen mahzen mezarları ortaya çıkarılmıştır. Yapıdaki diğer eski eserlerde tespit edilip bugünkü Arkeoloji Müzesi’ne götürülmüştür. 1920 senesinde tekrar yangına maruz kalan yapı tümüyle harap olmuş, 1925-1930 yıllarında Hristiyan bir kadının maddi yardımda bulunmasına rağmen yapı tamir edilememiş sadece tamamen yıkılması önlenmiştir. 1939 senesinde eski nartheks bölümü mescid olarak kullanılmış, 1955 senesine kadar hiçbir şekilde onarıma uğramayan yapıda küçük tadilatlar yapılmış fakat bu tadilatlarda yapının harap olmasını engelleyememiştir. Kısa bir süre sonrada ibadete kapatılan yapı, şu anda Ayasofya Müzesi’ne bağlı bir açık hava müzesi olarak hizmet vermektedir.24
(Resim 7: Yapıya üstten genel bakış)
İstanbul’un en eski dini yapısı olması ve bazilika tarzda günümüze kadar gelebilen tek yapı olan İmrahor İlyas Bey Camii, köklü bir geçmişe sahip olması rağmen günümüzde hak ettiği değeri bulamayarak harap halde bulunmaktadır. Üzerinde Bizans ve Osmanlı izleri taşıyan bu yapı onarım bekleyen ve tekrar kazanılması gereken bir tarihi eserdir. 25
KAYNAKÇA
Çetinkaya, Haluk. ‘’Bizans Mimarisi,’’ Antik Çağ’dan XXI.Yüzyıla Büyük İstanbul Tarihi içinde, ed. H.İbrahim Düzenli, c.8, İstanbul: İBB Kültür ve İSAM Yayınları,2015
Eyice, Semavi. ‘’İmrahor İlyas Bey Camii.’’ Türk Diyanet Vakfı Yayınları İslam Ansiklopedisi. 3: 228-231 Ankara: TDV Yayınları, 2000.
Eyice, Semavi. ‘’İstanbul’un En Eski Bizans Kilisesi İmrahor İlyas Bey Camii.’’ İlgi. İstanbul: 1982
Karakaya, Enis. ‘’İstanbul’un En Yaşlı Kilisesi Studios.’’ Türkiyemiz. İstanbul: 1993
Köse, Fatih. ‘’İmrahor İlyas Bey Camii ve Osmanlı Döneminde Geçirdiği Tamirler,’’ Restorasyon Yıllığı Dergisi. Ankara: 2012
Kudde, Esra ve Ahunbay, Zeynep. ‘’İstanbul İmrahor İlyas Bey Camii-Studios Bazilikası Orta Bizans Dönemi Opuc Sectile Döşemesinin Belgelenmesi ve Korunması İçin Öneriler.’’ Restorasyon ve Konservasyon Dergisi. İstanbul: 2014
Mango, Cyril. Bizans Mimarisi. Çevirmen Mine Kadiroğlu. İstanbul: Kişisel Yayınlar, 2001
Müller-Wiener, Wolfgang. İstanbul’un Tarihsel Topografyası. Çevirmen Ülker Sayın. İstanbul: Yapı Kredi Yayınları, 2001
Ogan, Aziz. ‘’İstanbul Kiliseleri ve Mozaikleri.’’ Güzel Sanatlar Dergisi. İstanbul: 1944
Pekak, M.Sacit. ‘’İstanbul Studios Manastırı Hagios Ioannes Prodromos Kilisesi.’’ Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sanat Tarihi Dergisi. İzmir: 2000
RESİMLER:
https://serifyenen.com.tr/studios-manastiri-imrahor-ilyas-bey-camii/
https://www.flickr.com/photos/caner/3528095594/in/album-72157594156223512/
s://gabam.ku.edu.tr/projeler/gabam-projeleri/bizans-anitlari-fotograf-arsivi-projesi/
http://www.eskiistanbul.net/439/imrahor-camii#lg=0&slide=0
http://www.eskiistanbul.net/5187/imrahor-camii-nicholas-v-artamonoffarsivi-aralik-1936
https://gabam.ku.edu.tr/projeler/gabam-projeleri/bizans-anitlari-fotograf-arsivi-projesi/
1 Fatih Köse, ‘’İmrahor İlyas Bey Camii ve Osmanlı Döneminde Geçirdiği Tamirler,’’ Restorasyon Yıllığı Dergisi, 2012, 31; Semavi Eyice, ‘’İmrahor İlyas Bey Camii, Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, 2000, c.XXII, s. 228; Aziz Ogan, ‘’İstanbul Kiliseleri ve Mozaikleri,’’ Güzel Sanatlar Dergisi, 1944, s.110; M.Sacit Pekak, ‘’İstanbul Studios Manastırı Hagios Ioannes Prodromos Kilisesi,’’ Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sanat Tarihi Dergisi, İzmir: 2000, s.102; Enis Karakaya, ‘’ İstanbul’un En Yaşlı Kilisesi Studios,’’ Türkiyemiz, İstanbul: 1993, s.50; Semavi Eyice, ‘’İstanbul’un En Eski Bizans Kilisesi İmrahor İlyas Bey Camii,’’ İlgi, İstanbul:1982, s.28
2 Cyril Mango, Bizans Mimarisi, çev. Mine Kadiroğlu (İstanbul: Kişisel Yayınlar, 2006), s.50; Haluk Çetinkaya, ‘’Bizans Mimarisi,’’ Antik Çağ’dan XXI.Yüzyıla Büyük İstanbul Tarihi içinde, ed. H.İbrahim Düzenli, (İstanbul: İBB Kültür ve İSAM Yayınları,2015),c.8 s.41; Pekak, ‘’İstanbul Studios Manastırı,’’ s.102-113; Eyice, ‘’İmrahor İlyas Bey Camii,’’ s.228-229; Köse, ‘’İmrahor İlyas Bey Camii,’’ s.32-33; Esra Kudde ve Zeynep Ahunbay, ‘’İstanbul İmrahor İlyas Bey Camii-Studios Bazilikası Orta Bizans Dönemi Opus Sectile Döşemesinin Belgelenmesi ve Korunması İçin Öneriler,’’ Restorasyon ve Konservasyon Dergisi, İstanbul: 2014, s.38; Karakaya, ‘’İstanbul’un En Yaşlı Kilisesi,’’ s.28-31; Eyice, ‘’ İstanbul’un En Eski Bizans Kilisesi,’’ s.28
3 Wolfgang Müller-Wiener, İstanbul’un Tarihsel Topografyası, çev. Ülker Sayın (İstanbul: YKY Yayınları, 2001), s.147; Çetinkaya, ‘’Bizans Mimarisi,’’ s.41; Pekak, ‘’İstanbul Studios Manastırı,’’ s.102; Ogan, ‘’İstanbul Kiliseleri ve Mozaikleri,’’ s.110; Eyice, ‘’İmrahor İlyas Bey Camii,’’ s.228; Kudde ve Ahunbay, ‘’İstanbul İmrahor İlyas Bey Camii,’’ s.37; Köse, ‘’İmrahor İlyas Bey Camii,’’ s.32; Karakaya, ‘’İstanbul’un En Yaşlı Kilisesi,’’ s.50; Eyice, ‘’ İstanbul’un En Eski Bizans Kilisesi,’’ s.28-31
4 Mango, Bizans Mimarisi, s.50; Müller, İstanbul’un Tarihsel Topografyası, s.147; Ogan, ‘’İstanbul Kiliseleri ve Mozaikleri,’’ s.111-112; Eyice, ‘’ İstanbul’un En Eski Bizans Kilisesi,’’ s.31; Karakaya, ‘’İstanbul’un En Yaşlı Kilisesi,’’ s.52-54
5 Mango, Bizans Mimarisi, s.50; Müller, İstanbul’un Tarihsel Topografyası, s.147; Ogan, ‘’İstanbul Kiliseleri ve Mozaikleri,’’ s.111-112; Eyice, ‘’ İstanbul’un En Eski Bizans Kilisesi,’’ s.31; Karakaya, ‘’İstanbul’un En Yaşlı Kilisesi,’’ s.52-54
6 Mango, Bizans Mimarisi, s.50; Müller, İstanbul’un Tarihsel Topografyası, s.147-148; Ogan, ‘’İstanbul Kiliseleri ve Mozaikleri,’’ s.111; Eyice, ‘’ İstanbul’un En Eski Bizans Kilisesi,’’ s.31; Karakaya, ‘’İstanbul’un En Yaşlı Kilisesi,’’ s.52-54; Eyice, ‘’İmrahor İlyas Bey Camii,’’ s.230
7 Mango, Bizans Mimarisi, s.50; Karakaya, ‘’İstanbul’un En Yaşlı Kilisesi,’’ s.54; Eyice, ‘’ İstanbul’un En Eski Bizans Kilisesi,’’ s.31; Pekak, ‘’İstanbul Studios Manastırı,’’ s.107; Eyice, ‘’İmrahor İlyas Bey Camii,’’ s.230
8 Müller, İstanbul’un Tarihsel Topografyası, s.150; Pekak, ‘’İstanbul Studios Manastırı,’’ s.108-112; Köse, ‘’İmrahor İlyas Bey Camii,’’ s.33-37; ’ İstanbul’un En Eski Bizans Kilisesi,’’ s.30-31
9 Çetinkaya, ‘’Bizans Mimarisi,’’ s.41; Müller, İstanbul’un Tarihsel Topografyası, s.147; Pekak, ‘’İstanbul Studios Manastırı,’’ s.103; Karakaya, ‘’İstanbul’un En Yaşlı Kilisesi,’’ s.50; Eyice, ‘’ İstanbul’un En Eski Bizans Kilisesi,’’ s.28
10 Pekak, ‘’İstanbul Studios Manastırı,’’ s.103
11 Müller, İstanbul’un Tarihsel Topografyası, s.147-149; Pekak, ‘’İstanbul Studios Manastırı,’’ s.103-106; Eyice, ‘’İmrahor İlyas Bey Camii,’’ s.228; Karakaya, ‘’İstanbul’un En Yaşlı Kilisesi,’’ s.50; Eyice, ‘’ İstanbul’un En Eski Bizans Kilisesi,’’ s.28-29
12 Müller, İstanbul’un Tarihsel Topografyası, s.149; Pekak, ‘’İstanbul Studios Manastırı,’’ s.107-108;
13 Eyice, ‘’ İstanbul’un En Eski Bizans Kilisesi,’’ s.29
14 Müller, İstanbul’un Tarihsel Topografyası, s.149; Pekak, ‘’İstanbul Studios Manastırı,’’ s.108-110; Eyice, ‘’ İstanbul’un En Eski Bizans Kilisesi,’’ s.29; Karakaya, ‘’İstanbul’un En Yaşlı Kilisesi,’’ s.56
15 Müller, İstanbul’un Tarihsel Topografyası, s.149-150; Pekak, ‘’İstanbul Studios Manastırı,’’ s.109-110; Eyice, ‘’İmrahor İlyas Bey Camii,’’ s.228; Eyice, ‘’ İstanbul’un En Eski Bizans Kilisesi,’’ s.29; Karakaya, ‘’İstanbul’un En Yaşlı Kilisesi,’’ s.50
16 Eyice, ‘’ İstanbul’un En Eski Bizans Kilisesi,’’ s.31; Eyice, ‘’İmrahor İlyas Bey Camii,’’ s.230
17 Eyice, ‘’ İstanbul’un En Eski Bizans Kilisesi,’’ s.29
18 Eyice, ‘’ İstanbul’un En Eski Bizans Kilisesi,’’ s.29-30; Eyice, ‘’İmrahor İlyas Bey Camii,’’ s.228; Pekak, ‘’İstanbul Studios Manastırı,’’ s.110-111
19 Çetinkaya, ‘’Bizans Mimarisi,’’ s.42; Müller, İstanbul’un Tarihsel Topografyası, s.150-151; Eyice, ‘’İmrahor İlyas Bey Camii,’’ s.229; Köse, ‘’İmrahor İlyas Bey Camii,’’ s.32; Kudde ve Ahunbay, ‘’İstanbul İmrahor İlyas Bey Camii,’’ s.38; Pekak, ‘’İstanbul Studios Manastırı,’’ s.111-113; Karakaya, ‘’İstanbul’un En Yaşlı Kilisesi,’’ s.50; Eyice, ‘’ İstanbul’un En Eski Bizans Kilisesi,’’ s.30-31
20 Semavi Eyice, ‘’İmrahor İlyas Bey Camii,’’ Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, 2000, c.XXII, s. 230
21 Karakaya, ‘’İstanbul’un En Yaşlı Kilisesi,’’ s.50-51
22 Köse, ‘’İmrahor İlyas Bey Camii,’’ s.33
23 Müller, İstanbul’un Tarihsel Topografyası, s.149-150; Köse, ‘’İmrahor İlyas Bey Camii,’’ s.33; Kudde ve Ahunbay, ‘’İstanbul İmrahor İlyas Bey Camii,’’ s.38-39; Pekak, ‘’İstanbul Studios Manastırı,’’ s.109; Eyice, ‘’İmrahor İlyas Bey Camii,’’ s.228-229; Karakaya, ‘’İstanbul’un En Yaşlı Kilisesi,’’ s.50; Eyice, ‘’ İstanbul’un En Eski Bizans Kilisesi,’’ s.29
24 Müller, İstanbul’un Tarihsel Topografyası, s.150-151; Karakaya, ‘’İstanbul’un En Yaşlı Kilisesi,’’ s.54-56; Eyice, ‘’ İstanbul’un En Eski Bizans Kilisesi,’’ s.30-31; Eyice, ‘’İmrahor İlyas Bey Camii,’’ s.229-230; Pekak, ‘’İstanbul Studios Manastırı,’’ s.111-112; Köse, ‘’İmrahor İlyas Bey Camii,’’ s.33-38
25 Pekak, ‘’İstanbul Studios Manastırı,’’ s.115; Köse, ‘’İmrahor İlyas Bey Camii,’’ s.38; Karakaya, ‘’İstanbul’un En Yaşlı Kilisesi,’’ s.50-56; Eyice, ‘’ İstanbul’un En Eski Bizans Kilisesi,’’ s.28-31; Eyice, ‘’İmrahor İlyas Bey Camii,’’ s.228-229; Köse, ‘’İmrahor İlyas Bey Camii,’’ s.32-38