Müslümanlar Hz. İsa’yı kabul ederler, niçin hıristiyanlar Hz. Muhammedi kabul etmezler?
Bu soru Müslümanlar tarafından bazen doğrudan doğruya sorulmaktadır, bazen daha dolaylı bir şekilde: Madem ki, biz Müslümanlar Hz. İsa’yı kabul ediyoruz, İncil’i de kabul ediyoruz, niçin siz Hıristiyanlar Hz. Muhammed’i ve onun getirdiği kitap olan Kuran’ı kabul etmiyorsunuz?
Bu soruya cevap verebilmek için, ilk önce M. İsa’nın kişiliğini, O’nun kim olduğunu kısaca hatırlatmalıyız. M. İsa’nın şahsiyeti nedir? Daha önce (bk. N. III ve IV.) M. İsa’nın, Kutsal Üçlü-Birliğin ikinci hipostaz veya uknumu olan Allah’ın Kelâm’ı olduğunu görmüştük. M. İsa’nın benliği, ilâhi Kelâm’ın benliği olduğu için O’na Allah’ın oğlu da diyebiliriz ve gerçekten demekteyiz. Şimdi, yine daha önce görüldüğü gibi (bk. N. III ve IV), bu ilâhi Kelâm tarihin belli bir noktasında insan olup bu dünyamıza gelmiştir, insanlar arasında yaşamış, onlara İncil denilen Allahı’n Müjdesini bildirmiştir.
Fakat bu gerçeklerde en önemli unsur M.İsa’nın müjdelediği İncil değil, M.İsa’nın kendisidir. Çünkü Allah’ın Sözü, ki, Kelâm aslında bu demektir, M. İsa’nın kendisidir, O’nun müjdesi değil. İlâhi Kelâm bir kitap şeklinde değil, bir şahıs olarak insanlar arasına inmiştir. M. İsa’nın müjdelediği İncil ancak ikinci derecede, M.İsa’nın sözlerini ihtiva ettiği için Allah’ın sözüdür.
Aslında, en büyük, en önemli ve en kıymetli vahiy bundan ibarettir; Allah’ın Kelâm’ının kendisi olan M.İsa insanlara yapılmış olan en mükemmel ve en yüce vahiy, en ulvî ve en değerli ihsandır; daha yüce, daha büyük veya önemli bir vahiy verilmez, düşünelemez bile; Allah insanlara daha kıymetli veya mükemmel bir hediye ihsan edemez. Bu sebepten dolayı Hıristiyanlar M.İsa’ya, müjdelediği İncil’den daha çok önem veriyorlar, O’na daha derin bir hürmet gösteriyorlar.
Bu gerçekleri göz önünde tutarsak pek kolayca anlaşılır ki, Hıristiyanlar için ilâhi vahiy İncil ile kapanmıştır, bitmiştir; M.İsa’nın müjdelediği ve Havariler tarafından insanlara ulaştırılmış olan İncil’den sonra vahiy bitmiştir, çünkü ilâhi Kelâm’ın yanında veya ondan sonra gelen herhangi bir vahiy O’nun yüksekliğine, mükemelliğine erişemez. Gayet tabii ve açıktır ki, başka bir vahiy veya vahiyler, bir peygamber veya peygamberler gelse bile, Allah’ın Kelâm’ı kadar mükemmel olamaz, O’nun yüceliğine erişemez; bu sebeplerden dolayı, Allah’ın kendi Sözünü kabul edip dinlemiş olanlar O’nun elçilerinin sözlerini artık önemsemezler; onlar hakiki peygamber olup olmadığını ciddi bir şekilde tartışmazlar bile; hakiki peygamber olsa bile, İlâhi Kelâm ile aynı seviyede olamaz, daha aşağıda bulunan bir seviyede bulunacak, altındadır, çünkü İlahî Kelâm Allahtır ve hiç bir zaman insan Allah’la mukayese edilemez.
Bundan başka diyebiliriz ki, Müslümanlar da, söylemelerine rağmen, aslında ne İncil’i ne de İsa’yı kabul ederler. İncil tahrif edilmiş, değiştirilmiş bahanesiyle onu redderler ve kaybolmuş olan, bilinmeyen bir yerde bulunan, hiç görülmemiş bir İncil’i kabul ettiklerini söylerler. Fakat bu “hakiki fakat saklı olan İncil”in ne olup nerede olduğunu hiç kimse bilmez; Mesih İsa’yı da, Allah’ın Kelâm’ı olarak değil, ki, İncil’e göre ve Hıristiyanlara göre böyledir, fakat sadece bir peygamber olarak kabul ederler; demek ki, aslında Hıristiyanların İsa’sını redderler.
Müslümanlar M. İsa’yı ve İncil’i redderlerse, aslında bu tutumları çok normal ve mantıklıdır, çünkü M.İsa’yı ve İncil’i kabul eden, onlara inanan bir kişi Hıristiyan değil midir? İncil’i kabul edip Mesih İsa’ya inanmak ne demektir? Hiristiyan olmak ne demektir? Aslına bakılırsa, İncil’e ve Mesih’e inanıp onları kabul etmek demektir, diğer akideler buna dayanmaktadırlar. Kim Mesih İsa’ya inanıp İncil’i kabul ederse hıristiyandır.
FB Hristiyan Türk grubundan alıntıdır.