Ortodoks Kilisesi öğretisinde doğum kontrolü
Gebelik Öncesi Cinayet
“Ne mutlu RAB`den korkana, O`nun yolunda yürüyene! Emeğinin ürününü yiyeceksin, Mutlu ve başarılı olacaksın. Eşin evinde verimli bir asma gibi olacak; Çocukların zeytin filizleri gibi sofranın çevresinde. İşte RAB`den korkan kişi Böyle kutsanacak.”
Mezmur 128:1-4
Ortodoks Kilisesi, tarih boyunca doğum kontrol yöntemlerine karşı güçlü bir şeklide tavır almıştır ve karşı çıkmıştır.
Azizler ve Kilise babaları, gebelikten korunma yöntemlerini cinayetle eşdeğer tutmuşlardır. Aziz Yuhanna Hrisostomos, Aziz Ambrose, Aziz Agustin, Aziz Yuhanna IV. Nesteutes, Aziz Klement, Aziz Epifanius ve Aziz Sezarius gibi Kilise babaları gebelikten korunma yöntemlerini kınayan ve güçlü bir şekilde karşı duran Kilise Babaları arasındadır. Hatta Aziz Yuhanna Hrisostomos, gebelikten korunma yöntemlerini, gebelik öncesi cinayet olarak adlandırmıştır.
1900 yıl boyunca bütün Kiliseler doğum kontrolüne karşı durmuştur. Yunanistandaki Ortodokslar, Rusya, Sırbistan, Kudüs, Antakya ve diğer tüm Ortodokslar doğum kontrolünü yargılayarak kınamışlardır. Sadece bu değil, Katolik ve Protestan topluluklarıda doğum kontrolünü yasaklamışlardır. Yirminci yüzyıla kadar doğum kontrolünü destekleyen bir tek Hıristiyan topluluğu dahi olmamıştır. Hatta Kilise Babaları, gebelik kontrolünü bir günah olarak değil de bir cinayet olarak adlandırmışlardır.
Bize bir çok Ortodoks öğretisini açıklayarak anlayışımızı aydınlatan, Konstantinapolis Patriği, Kilise tarihinde saygın bir yere sahip olan Aziz Yuhanna Hrisostomos (en sık kullanılan Ortodoks Ayin metni onun adı ile anılmaktadır), doğum kontrol yöntemleri (kısırlaştırıcı ilaçlar) hakkında şöyle yazmıştır;
“Meyve versin diye tohum ekeceğiniz tarla verimsiz hale getirilmişse, neden ekim yapacaksınız? İşte bu gebeliği önlemek için kullanılan yöntemler verimli bir toprağı kurutmaktır, gebelik öncesi cinayettir! Hatta fahişeleri dahi katiller haline getiriyorsunuz… aslında bu katillikten dahi kötü bir şey ama nasıl adlandırılması gerektiğini bilmiyorum. Tanrı’nın hediyelerini kınıyor ve O’nun doğal yasalarıyla kavga mı ediyorsunuz? Ancak bu bir alçaklıktır… hala bir çok erkek buna kayıtsız kalıyor, hatta evli olan erkekler! Evli erkeklerin bu kayıtsızlıkları içerisinde büyük bir kötülük ve pislik bulunmaktadır. Bütün bu gebelik önleyici yöntemler aslında bir fahişenin rahmine karşı hazırlanır ama eşlerde kullanılır. Bunlar yaratılışa karşı kötü hilelerdir.” (Aziz Hrisostomos’un Romalılara vaazlar adlı kitabından).
Aziz Agustin’in Evlilik ve Şehvet adlı kitabında yazdığına göre ise, gebelik kontrolü ile kürtaj arasında bir fark bulunmamaktadır ve doğum kontrolü, evlilikteki cinsel birlikteliği yasa dışı bir hale dönüştürmektedir.
Burada Tanrı tarafından kutsanan evliliğin iyi anlaşılması gerekir.
Ortodoks Hıristiyanlar için evlilik ruhsal bir gizemdir (sakrement). Evliliğin olmaması için özel durumlar vardır. Kilise, manstırda cemaatle birlikte veya inzivaya çekilerek maneviyatta büyümek isteyenlere saygıyla yaklaşır ve destekler. Bunun haricinde özel bir durum daha vardır ki, bazı insanlar evlenmek istedikleri halde eş bulamazlar, bu durumda Tanrı’nın isteğini anlamaya çalışmalıdırlar ve sürekli duada kalarak, kendilerine iyi olanı göstermesi için Tanrı’ya yakarmalıdırlar. Çünkü bazıları evlenmeyerek Tanrı yolunda büyük hizmetler verebilirler. Bu gibi özel durumlar dışında Ortodoks Kilisesi, insanın tek başına değil de bir aile içinde yaşamasının Tanrı’nın isteği olduğunu öğretir. Tanrı, Adem ve Havva’dan bereketli olup çoğalmalarını nasıl istemiş ve bu ilk aileyi nasıl kutsamışsa, Kilise de şimdi bir erkek ile kadının birlikteliğini kutsamaktadır. Erkek ve kadın tek beden olarak Mesih İsa’da bulunurlar ve Kilise ile tam bir birlik içinde yaşarlar. Mesih İsa’nın Kiliseyi sahiplendiği gibi eşlerde birbirlerini sahiplenmelidirler. Tanrı tarafından kutsanmış evliliklerde çiftler birbirlerine gerçek bir sevgi ile bağlanmalıdırlar, tıpkı Mesih İsa’nın gelini olan Kilise’ye bağlılığı gibi, sevip, koruduğu gibi.
Gerçek sevgiyle oluşmuş evliliklerde doğal olarak çocuklar olur ve bu çocuklar evliliğin güzel meyveleri ve bu birlikteliğin en güçlü bağıdır. Çocukları hor gören veya reddeden kişiler gerçek sevgiyide bilmiyor demektir ve o evlilik bağı hiç bir zaman sağlam olamaz. Elbette bazı çiftler çeşitli rahatsızlıklar veya trajediler sonucu çocuk sahibi olamazlar ama bu tip evliliklerde mükemmel bir sevgi bağı gözükebilir ve bu çiftler, Tanrı’ya ve insanlara hizmetlerini farklı şekillerde sunabilirler. Başka çocukları evlat edinebilirler veya diğer insanların faydalanabilmeleri için iyi hizmetlerde bulunabilirler.
Cinsellik sağlıklı bir evliliğin önemli bir bileşeni olmasına rağmen evlilik sadece cinsel haz ile ilgili değildir. Cinsellik, bu kutsanmış birliktelik içerisindeki sevgide sadece bir unsurdur ama temel değildir. O yüzden evlilik yatağının bir samimiyeti vardır ve evlilik içerisindeki büyük sevginin meyveleri o samimiyetten doğar.
Kilise öğretisinde insan cinselliği, ilahi bir şekilde insan yaşamının boyutlarını ayarlamak üzere verilmiştir ve evlilik yaşamı içerisinde yerini bulur.
Ortodoks evlilik anlayışında temel alınan unsurlar vardır;
*Çiftin karşılıklı yardımı
*Karşılıklılık ve birliğin büyümesi
*Cinsel birlik memnuniyeti ve lekesizliği
*Çocukların doğumu ve bakımı
Bu unsurların birleşimiyle insan cinselliğininde amacı etik olarak ve insanca yerine gelir ve tamamlanır. Böylece evlilik Tanrı buyruklarının dışına çıkmamış olur.
Ortodoks öğretisinde evlilik küçük bir Kilise oluşturmaktır. Başlangıçta erkek ve kadın tarafından oluşan bu Kilise, daha sonra çocukların katılmasıyla büyür. Nasıl ki RAB’bin Kilisesinin kapısı kurtuluşun tüm çocuklarına açıksa ve kapatılmaması gerekirse, evlilik ile oluşan küçük Kilisede de yeni gelecek çocuklar engellenmemelidir. Doğum kontrol yöntemleri, Kilise kapısını insanların yüzüne kapatmak ve onların kurtuluş gemisi olan Kiliseye girmelerini engellemek gibidir. Bir bebeğin doğmasını engellemek belkide gelecek olan iyi bir Tanrı hizmetkarına kapıyı kapatmak gibidir. Kim bilir, belkide Tanrı’nın Azizlerinden birinin insanlara hizmetini daha başlangıçtan engelliyoruzdur. Elbette ki RAB Tanrı her şeye gücü yetendir fakat diğer taraftan insanlara bahşettiği özgür irade insanlar tarafından hunharca kullanılır. Tanrı’nın sağlayışı eşsizdir ama bazı insanlar Tanrı’dan gelen birçok bereketi kendi üzerlerinde yük olarak gördüklerinden, reddederler, görmek istemezler ve engellerler. Halbuki Tanrı tarafından insanlara sunulan her bereket insan yaşamını güzelleştiren bir lütuftur. İşte Tanrı’ya yakarmak yerine doğum kontrol yöntemlerine başvuranlar Tanrı’ya güvenmeyerek kendi çözüm yollarını üreten insanlardır, ki bu durumda Tanrı’nın insanlara sunduğu lütuf engellenmiş olur.
Gebelik engelleyiciler ve doğum kontrol yöntemleri, mekanik, kimyasal bileşenlerin kullanılarak oluşturulduğu, cinsel birliktelik veya sonrasında kullanılan, yumurtanın sperm tarafından döllenmesini engellemek amaçlı uygulanır. Böylece cinsel eylemin olası sonuçları ortadan kaldırılmış olur.
Ortodoks inancındaki genel bakış aşşağıdaki iki nokta üzerinde netleşmektedir;
- Bir çocuk bize yeter mantığıyla hareket eden çiftlerin ilk çocukları doğduktan sonra doğum kontrol yöntemlerine başvurmaları ahlaksızca bir harekettir, şayet geçerli bir nedenleri yoksa.
- Zina ve zina uygulamasını desteklediği içinde doğum kontrol yöntemleri ahlak dışıdır.
Yani, Ortodoks görüşe göre hiç bir doğum kontrol yöntemi etik veya insanca değildir ve kabul edilemez.
Bilindiği gibi iblis, insanların Tanrı Söz’üne yabancılaşmaları ve günah içerisinde yaşamaları için türlü yöntemler uygular. Bu yöntemleri aynı şekilde cinsellik üzerinde de uygulamıştır. Cinsellik yaratılışta insanlara bir bereket olarak verildi, öyle ki insan soyu çoğalsın ve her şeye hükmetsin. Fakat iblis bunu bir tutku, vazgeçilmez bir zevk haline getirdi. Özellikle her geçen gün, kadının bir seks metası olarak algılanmasını sağlayan yöntemlerle cinsellik sapkın bir hal almaya başladı. Tabii sadece cinsel birleşmenin şefkini yaşamak isteyen insanlar, bunun önlemlerini üretmek zorunda da kaldılar ve bir çok doğum kontrol yöntemi gelişti. Yani yaratılış amacının dışına çıkan cinsel birleşme bir sapkınlık halini aldı ve insanları kendisine mahkum etmeye başladı. Kendisini bilimsel, insanal veya gelişmişlik olarak adlandıran bu sapkınlık beraberide birçok günahıda taşır. Özellikle fuhuşu ve evlilik dışı ilişkileri. Dikkat edilecek olursa, Tanrı Söz’ünden bir adım dışarı atıldığında, günah onu bir bataklık gibi içine çekiyor ve tutkulara boğarak, o kişiyi kendi içerisinde mahkum ediyor, birçok sapkınlığa bulaşmasını sağlıyor.
Elbette ki Kilise, günaha düşmüş insanları yargılayarak kendisinden uzaklaştırmaz. Aksine insanlara sevgiyle Tanrı buyruklarını anlatır ve yapılması gereken doğruyu yani Tanrı’ya yaraşır olanı öğreterek imanlıları pişmanlığa sefkeder, ki imanlılar tövbe etsinler ve yüzlerini sadece RAB Tanrı’ya dönsünler.
Ortodoks Kilisesi’nin imanlılara önerdiği tek doğum kontrol yöntemi, insanların tüm yürekleri ile RAB Tanrı’ya güvenmeleridir…
Evlenen çift kendini Tanrı’ya adar ve O’nun verdiği sayıda çocuğu kabul edip, büyütür. Kadının hayati tehlikede olması haricinde doğum kontrol yöntemleri kullanılmaz ama bu durum ruhani baba ve ruhani evlat arasında halledilir. Normal bir çift çocuk sahibi olduktan sonra eğer başka çocuk istemiyorsa bunu dua ile Tanrı’ya söyler. “Tanrım bana verdiğin çocuklar için minettarım, onları koru ve Sen’in Azizlerinden olabilmeleri için onlara yol göster. Şu anda daha fazla çocuk büyütecek halim olmadığından, benim zayıflığım yüzünden (ki sen o nedenleri biliyorsun) sana yalvarıyorum, başka çocuk doğurmama izin verme, karımın gebe kalmasına/benim gebe kalmama izin verme. Ama yine de sen en iyisini bilirsin, benim değil, Sen’in istegin olsun”.
Kilisede uygulanan tek “doğum kontrol” yöntemi budur. İnsanlar dileklerini, zorluklarını, Tanrı’ya anlatırlar, O’nun önunde zayıflıklarını ilan ederek RAB Tanrı’ya sığınırlar. Sonuç insanları seven RAB Tanrı’nın istediği gibi olur. Çünkü Tanrı bizim ne durumda olduğumuzu, zorlukları ve ihtiyaçlarımızı bilir ve gözetir.
Hiç kimseye taşıyamayacağı kadar ağır bir yük yüklemez. O mayamızı bilir, toprak olduğumuzu bilir ve bizi gerçekten sever.
Tanrı’nın ellerine tamamen teslim olmak demek, O’na gerçekten güvenmek demektir. Her şeye egemen olan Tanrı’nın istemediği hiç birşey olmaz ama bize sunduğu bereketler bize mutluluk getirir.
Tanrı’nın sağlayışına şükürler olsun.
Amin.
Hazırlayan: A. Hristianidis ve Pavlos Ulaş
Kaynakça:
Peder Konstantinos’a açıklamalarından dolayı teşekkürler
http://theorthodoxlife.wordpress.com/2013/12/09/murder-before-conception/
http://www.goarch.org/ourfaith/ourfaith8076
http://orthodoxwiki.org/Contraception
http://orthodoxwiki.org/Contraception
http://byztex.blogspot.com/2012/06/birth-control-and-church.html
http://www.orthodoxanswers.org/answer/665/