İkona
Rublev’in Teslisi” olarak tanınan ikona Batı dünyasında en çok bilinen ikonalardandır
İkona Tanrı’yı tanımamız ve Onunla birleşmemiz için bir araçtır. Dolayısiyle, bir süsleme unsuru yahut da sadece Kutsal Yazıların resimlendirilmesi olarak tanımlanamaz. Aksine, güzellik sayesinde Tanrı’ya açılmamızı sağlayan liturgiyanın ayrılmaz bir parçasıdır. Gerçekte Tanrı, salt sesini duyurmakla kalmamış, Kendisini göstermiştir de ; Simâ almıştır. Mesih’in beden alması ikonanın temelidir, ikona beden alışı gösterir. « Maddeye tapıyor değilim, demiştir Şamlı Aziz Yuhanna, ikonada, benim için maddeye bürünen ve böylece beni kurtaran Yaratıcı’ya tapıyorum ».
Mesih’i göstermek, aynı zamanda Onun bedeni olan Kilisenin âzalarını da göstermektir : ikona bize sadece insan olan Tanrı’yı değil, Tanrı olan insanı da gösterir. Böylece, Mesih’in simâsı için gerçek olan, Ruh’la dolduğunda insanın simâsı için de gerçek olacaktır ; diğer bir deyişle, ikona bize beşer olan insanın tanrılaşmasını, evrenin kutsanmasını, yani varoluşun gerçeğini hissettirir : taşıdığı simgesellik her zaman insanın hizmetindedir ; paydaşlıktaki doluluğu ortaya çıkarır ve onunla bütünleşir.
« Kitabın (Kutsal Yazıların) bize kelimelerle anlattığını ikona bize renkli olarak gösterir ve bizim için onu var kılar » (Konstantinopolis konsili, 680). Tanrı’nın Krallığına açılan bir pencere olan ikona, bilgi sınırının ötesinde olanı çizmeyi, “şey olarak göstermeyi” reddettiği için, her türlü basit tasvirden de uzak durur ; ve tam tersine, var olanı gösterir. Her şey tek bir hatırlatmaya yöneliktir : Mesih ve Mesih’in gizemleri dışında ebedî yaşam yoktur. Son olarak, ikona bize Ruh’a tanıklığın artık sadece hizmetle değil sanatla da olması gerektiğini hatırlatır. Her insanın, insandaki Tanrı Simâsının güzelliğini farketme şansı, “Kalb gözümüzle” bir olma sanatındadır ki sadece o bize her insanın yüzünü Tanrı’da okumayı sağlayabilir zira Erişilmez Olan, tüm bu simâların ve dünyanın tüm güzelliklerinin içinden geçerek bize ulaşmaktadır.
Kaynak:oodegr.co