Aziz Şehitler Dimitrios ve Nestor’un Yortu Günü Konuşması
(26 & 27 Ekim)
27 Ekim günü kilisemiz Selanikli şehit Aziz Nestor’un hatırasını kutluyor. Aziz Nestor, şanlı Aziz Dimitrios ile yakından bağlantılıdır. Bu yüzden iki azizin hayatını birlikte incelemekte fayda var.
4. yüzyılın başlarında bulunuyoruz. Romalı pagan imparatorlar, Hristiyanlara karşı zulümlerini ve işkencelerini devam ettiriyorlar. Dün ve bugün yortusunu kutladığımız Azizler Dimitrios ve Nestor, Hristiyanlar için oldukça zor olan bu yıllarda yaşadılar.
Aziz Dimitrios Selanik’te doğdu ve büyüdü. Ebeveynleri toplumun üst tabakasındandı ve oğullarının iyi bir eğitim almasını sağlamışlardı. Böylece Aziz Dimitrios, kültürüyle ve Allah’ın ona bahşetmiş olduğu fizikî ve manevî yetenekleriyle toplumda öne çıktı. Ünü imparator Maksimianos Galerios’a kadar ulaştı. O da Dimitrios’a hakettiği kıdemleri; komutanlık ve şövalye rütbelerini verdi.
Aziz Dimitrios yüksek mevkisine ve sorumluluklarına rağmen Hristiyan olarak sahip olduğu sorumluluklarını aksatmıyordu. Putperestliğin içinde yaşayan Selaniklileri parlak duruşu ve iyi örneğiyle, Elçilere has bir gayretle, Mesih’e ve O’nun gerçeğine yönlendirmekten, onlara dini öğretmekten vazgeçmiyordu. Fakat Maksimianos Aziz’in faaliyetlerini öğrendiğinde onun hemen kendisine getirilmesini emretti. Aziz cesaretle Mesih’e olan imanını itiraf etti. Bunun sonucu olarak da şehrih stadyumunun yanında bulunan eski bir hamama hapsedildi ve çok kötü işkencelere maruz kaldı.
M.S. 305 yılında Selanik‘in ileri gelenleri şehrin stadyumunda bazı yarışlarla beraber düellolar da organize ettiler. Yarışlar sürerken iri kıyım, güçlü bir dövüşçü olan ve o zamana kadar kimse tarafından mağlup edilmemiş Lieos, kılıcını kuşanmış bir şekilde stadyumun ortasında belirdi ve Hristiyanlarla dalga geçmeye başladı:
“Her kimin cesareti varsa gelsin karşıma! Bakalım bizim ilahlarımızdan daha güçlü olduğunu sandığınız Allah’ınız sizi koruyacak mı”. Bu aşağılayıcı sözleri duyan genç Hristiyan Nestor -aynı zamanda Aziz Dimitrios’un öğrencisiydi- astüst oldu! Hakikî Allah’a hakaret edilmesine katlanamadı! Kalabalıklara Hristiyanlar’ın Allah’ının gücünü göstermek isteyerek Aziz Dimitrios’un hapsolduğu zindana gitti, onun duasını istedi ve takdisini aldı. Stadyuma girdi ve “Dimitrios’un Allah’ı bana yardım et!” çağrısıyla dev vücutlu pagan dövüşçü Lieos’u mağlup etti. Bu olay Maksimianos’u öfkelendirdi, hemen askerlere düellonun galibi Nestor’u ve hapisteki Dimitrios’u öldürmelerini emretti. Stadyumda Nestor’u öldüren askerler zindana gidip Dimitrios’u ölene kadar mızrakladılar.
Doğal olarak bu çarpıcı olaylar Hristiyanların imanını kuvvetlendirdi ve paganları düşünmeye sevk etti. Paganların birçoğu artık Hristiyanlara farklı hislerle yaklaşmaya başladılar. Tüm bunların gerçekleşmesine katkıda bulunan bir başka mucizevî olay da Aziz Dimitrios’un şehit edildiği yerde bulunan mezarından hoş kokulu yağ (mür) akmaya başlamasıydı. Çok sayıda insan mucizelere vesile olan bu mürden almak için Azizin mezarına akın ediyordu.
Kardeşlerim, bizler bugün yukarıda belirttiğimiz Aziz şehitlerin dönemindeki gibi işkencelere maruz kalmıyoruz. Tabi, maalesef ki Hristiyanların işkence ve zulüm gördüğü ülkeler hâlâ var. Ancak çoğunluğumuzun karşı karşıya kaldığı zorluklar başka türden. Peki bunlarla nasıl mücadele edeceğiz?
Aziz Dimitrios, yüksek mevkîli bir ordu mensubu olmasına ve kendisini bekleyen tüm tehlikelere rağmen, gençlere Mesih’e inanmayı öğretiyordu ve onları kuvvetli bir imana teşvik ediyordu. Hatta Mesih’in uğruna kendini feda etmeyi ve cesareti de onlara aşılıyordu. Acaba biz de bu cesarete sahip miyiz? Yoksa bizi “geri kalmış” ve “yobaz” olarak adlandırmalarından mı korkuyoruz?
Aziz Nestor, pagan Lieos’un Mesih’e hakaret etmesini kabul etmedi. Peki biz Mesih’in aşağılandığını, O’na ya da Kilisesi’ne küfredildiğini duyduğumuzda nasıl tepki veriyoruz?
Aziz Nestor dev gibi bir vücuda sahip olan Lieos’la dövüşmeye karar verdiğinde kendi gücüne değil Mesih’in gücüne güvendi. Bu yüzden önce Aziz Dimitrios’un yanına koştu ve ondan başarılı olması için Allah’a dua etmesini istedi ve takdisini aldı. Ve Lieos’la yaptığı zorlu dövüş esnasında öğretmeni Dimitrios’un inandığı Hakikî Allah’ın yardımını istedi. Bu yüzden de zaferini kendi başarısı olarak değil, Aziz Dimitrios’un duasıyla gelen Allah’ın yardımı olarak kabul etti. Peki biz her türlü başarımızı şükranla Allah’a ve bize yardımcı olan insanlara atfediyor muyuz? Yoksa başarılarımızı bencilce tek başımıza elde ettiğimizi düşünüp bunlarla böbürleniyor muyuz?
Kardeşlerim, Rab, Aziz Dimitrios’un, Aziz Nestor’un ve tüm Azizlerin şefaatleriyle ruhlarımızda inancı, cesareti ve Mesih’e karşı sevgiyi arttırsın. Ve bizlere Mesih’in görünen ve görünmeyen düşmanları karşısında yürüttüğümüz mücadelede manevî zaferler bahşetsin. Amin.