Aziz Spiridon hakkında vaaz
12 aralıkta anılır
(Pazar günü 8.12.2019)
Rab hepimize hitaben “aziz olun” (1.Petrus, 1:16) önerisini sunuyor. Geçmişten günümüze dek her sosyal sınıftan insan aziz oldu, asil kişiler ve sıradan insanlar. Ileri gelen bilim adamları ve felsefeciler, ama çok az eğitim görmüş alelade köylüler de. Bunlardan biri, hayattayken olsun vefatından sonra olsun, şefaatleriyle pek çok mücizeler yaratan Aziz Spiridon idi.
Her yıl 12 Aralık’ta andığımız Aziz Spiridon, 270 yılında Kıbrıs Adasının bir köyünde doğup yaşamış. Çifçilik yapan Spiridon evlenip bir kız çocuğuna sahip oldu. Kızın ismi Irini’ydi (Barış). Ne var ki kızının doğumundan kısa süre sonra eşi vefat etti. Hayatı çok basitti. Bir yandan koyunlarını güdüyor, bir yandan dua edip Kutsal Kitap’ı titizlikle okuyordu. Incil’deki her şeyi harfiyen yerine getirmek istiyor, dolayısıyla erdemli/doğru bir kişi olarak yaşıyordu. Aşağıdaki harika olay onun ne derece doğru bir kişi olduğunu ortaya koyuyor: Bir akşam hırsızlık yapmak üzere haydutlar onun sahip olduğu ağılı basıyor ama ne var ki Tanrı, sevdiği çobanı koruyor ve gizemli bir kuvvet hırsızları, eli ayağı bağlanmışcasına hareketsiz brakıyor. Sabah koyunları dışarı çıkarmaya gelen Spiridon, hırsızları hareketsiz ağılın önünde buluyor. Onlara olup bitenleri sorduğunda hırsızlar “dün gece hırsızlık yapmak amacıyla buraya geldik ancak garip bir kuvvet bizleri burda donduruverdi” diye cevap vermişler. Yumuşak huylu Spiridon onlara acıdı. Onları azarlamadı bile. Onların görünmeyen “bağlarını” çözdü hatta “madem buraya kadar geldiniz, demek ihtiyaç sahibisiniz” diyerek onlara iki koyun bağışladı. “Gece boyunca hırpalandığınız ve hareketsiz kaldığınız için bu iki koyunu size bağışlıyorum” dedi.
Spiridon’un erdemleri, herkese karşı duyduğu sevgi, ibret verici hayat tarzı herkesi etkiledi. Dolayısıyla yörenin bir önceki Episkopos’u hayata gözlerini yumduğu zaman, ruhban sınıfı ve halk bir ağızla Spiridon’u Kıbrıs’daki Trimitus bölgesinin episkoposu olarak seçti. Hristiyanlara karşı zulüm ve baskıların devam ettiği bir dönemde Episkoposların hizmet vermesi meşakkatli ve tehlikeliydi. Aziz Spiridon imanı için işkence görmüş, gözü ve omuzu yaralar almış bir kişiydi. Engellere rağmen Rabin “sürüsünün” şefkatli bir çobanı oldu. Sıkıntısı olan herkes ona gelir, ondan kuvvet ve yardım alırdı.
Bazen problemlere mücizevi bir yöntemle çözüm verirdi. Yılanla ilgili bir olayı anlatalım. Kendisine gelen adamlardan biri ondan biraz para borç istedi. Azizin parası yoktu. Peki bu durumda ne yapmalıydı? O anda bulunduğu bahçenin içinde bir yılan gördü. Dua edip normal yılanı altın bir yılana dönüştürdü. Altın yılanı adama verip “al bunu, bozdur, işini gör. Parayı geri verebileceğin zaman, altın yılanı geri getir” dedi. Gerçekten de öyle oldu. Adam işini bitirince altın yılanı geri götürdü ve o zaman, Aziz Spiridon onu yeniden normal bir yılana dönüştürdü, yılan da kayıp gitti.
Kiliseyi bilgece yönetme ve hayırseverlilik işlerini düzenleme konularının yanı sıra, Arioscular tarikatı Kilise’yi altüst ettiği ve Birinci Ekümenik Konsil’in Iznik’te toplandığı bir dönemde, Aziz Spiridon’un Ortodokslara sahip çıkma yöntemleri hayranlık yaratıcıdır.
Sözkonusu Konsile Trimithus Episkopos’u Spridon da katılır. Bir anda ayağa kalkar ve elinde bir kiremit parçasıyla Arius’a hitaben şöyle der: “Tanrı’nın Bir ve Üç olduğunu anlamak için bunu izle”. Sonra elindeki kiremit parçasını kaldırır ve o anda kiremitteki su elinden kayıp gider, yukarıya doğru ateş yükselir ve toprak avucunun içinde durur. Bu mücizevi olay herkesi etkiler ve kiremit parçasının bir olup üç farklı unsurdan oluştuğu gibi Tanrı’nın da Bir ama Üç Kişilikli olduğunu anlamalarına yardımcı olur.
Tabii ki biz insanların yaratılmış bir varlığı yada herhangi bir nesneyi tarif etmek için kullandığımız kelimeler ve örnekler, Tanrı’ya uygun olmadığı gibi Tanrı’yı tarif edemez de. Herşeyi yaratan, insan mantığı için en önemli Sırrı oluşturur. Allah’ın özü insan zihninin bütün idrakından–anlayışından ve insan dilinin bütün tasvirinden üstündür, olağanüstüdür.
Aziz Spiridon, 348 yılında gerçekleşen vefatından sonra da Tanrı tarafından şereflendirildi: Onun kutsal naaşı günümüze kadar bozulmamış durumda muhafaza edilir!
Dinimize saygı duymayan insanlardan korunması üzere, azizin kutsal naaşı 1456 yılında Yunanistan’ın Iyon Denizi’nde bulunan Korfu (Kerkira) Adası’na nakledildi ve günümüze kadar orada muhafaza edilmektedir.
Aziz Spiridon Kerkira Adası’nı düşman yağmalamalarından, mahvedici veba salgınından, açlıktan, uzun süreli kuraklıktan ve başka felaketlerden kurtarmıştır. Dünyanın her köşesinden gelen müminlerin oluşturduğu kalabalıklar Aziz’in Kutsal Naaşına saygısını sunarlar, onun şefaatleri için yalvarırlar. Azizin yarattığı mücizeler ise sayısızdır.
Kardeşlerim, keşke biz de onun saf imanını örnek alsak. Haksızlığa uğradığımız zaman onun gibi toleranslı, bizden yardım isteyenlere karşı onun gibi yardımsever, Kilisemizın öğretileri ve doktrinleri konusunda onun gibi sağlam imanlı olsak. Aziz Spiridon’un şefaatleri sayesinde hepinizin Tanrı’nın koruması ve gani bereketi altında olmasını dilerim. Amin.