Azizlik herkes için mümkündür
(25.7.2021)
Sabah Ayini (Orthros)’nde her gün Azizlerin Hayat Hikâyelerini (Sinaxaria), ölümüne kadar Mesih’e olan bağlılıklarını, dualarıyla gerçekleştirilen mucizeleri, -kimilerinin sütunlarda[1] kimilerinin de çöllerde –yaptıkları hararetli ibadetleri okuyarak birçok kişi, Azizlerin bizim gibi sıradan insanlar olmadıkları kanaatine varıyor. (Vahşi) Hayvanlarla cesaret ve sevinçle yüzleşme metanetini gösteren veya en zorlu imtihan ve sıkıntılarda bile ruhlarının huzurunu koruma sabrına sahip olan azizlerin, insan topluluklarından uzak, Manastırlarda ve İnziva Yerlerinde yaşayacaklarını düşünüyor. Bu toplumun içinde yaşayan bizler gibi değil!
Fakat, sadece belirli kişiler aziz olmaya önceden belirlenmiş olsalardı, o zaman Tanrı nasıl hepimizi teşvik edebilirdi ki: “Kutsal olun, zira ben kutsalım” (1.Petrus 1:16) Tanrı bizi aziz olmamız için yarattı. Aziz olmak hayatımızın amacıdır. Azizlik doğaüstü güçlere sahip bazı özel manevi «şampiyonlar» için değildir. Azizler bizim gibiydi. Hatta onlardan bazıları bizden daha zor durumlarda yaşadılar: Hasta, fakir, çilekeş, suçlanmış, iftira atılmış, sürgün edilmiş, haksızlığa uğramış olarak.
Dolayısıyla, Tanrı’nın Lütfu ve kendi çabalarımızla hepimiz aziz olabiliriz. Buna dair şüphe yoktur. Üstelik, Kutsal Kilise’nin yaşamına katılarak, vaftiz edilmiş olan biz Hıristiyanlar, kutsallığa giden yola girdik. Bu yola da sadece sadakatle devam edebiliriz. Bundan dolayı her Kutsal Litürji’de Rab’be yalvarıyoruz: Canlarımızı ve bedenlerimizi kutsa. Ömrümüzün bütün günlerinde sana kutsallıkla ibâdet etmeyi bizlere bağışla (Trisagion/ Kutsal üçleme duası)[2]
Kilisenin Hagiolojilerinden (Azizlerin hayat hikayelerini anlatan kitaplar), hangi sosyal sınıfa mensup olursa olsun, ne kadar ağır günah işlemiş olursa olsun her Hıristiyanın, bunu samimiyetle istediği taktirde bir aziz olabileceği açıkça bellidir. Kilise’nin, samimi tövbelerle arınmış sayısız ahlaksız, suçlu, hırsız vb. insanları Azizler olarak onurlandırdığı örnekleri hatırlayalım.
Fakat azizliğin özellikleri nelerdir:
– Bir aziz, İsa Mesih’i sever, O’nunla iletişimi arzular, O’nun izini özgürce, baskı altında kalmadan, isteyerek, sevinçle takip eder ve Mesih’le olan yoldaşlığını engellemeye çalışan engelleri sonuna kadar aşmaya çalışır.
– Bir Aziz aynı zamanda Tanrı’nın suretinde yaratıldıkları için insanları da sever ve onlara sevgisini uygulamada her şekilde göstermeye özen gösterir. Aziz, Mesih aklı edinir (Mesih gibi düşünür) ve yaşamında, aziz olmasında bil fiil önemli olan Kutsal Ruh’tan ilham alır.
-Bir Aziz alçakgönüllülüğü ve ön plana geçmemeyi sever. Bir Aziz, gururu, hırsı, bencil düşünceyi ve bencil hareketleri yener.
-Bir Aziz daimî pişmanlık ve tövbe ile yaşar ve kendini (Elçi Pavlus gibi) günahkarların ilki olarak görür, bundan dolayı da kimseyi eleştirmez.
– Bir Aziz, hayatını çok şefkatli Rab’bi İsa Mesih’e emanet ettiği için hastalık, iftira, adaletsizlik, zulüm ve her türlü ihtiyaçla sabırla mücadele eder.
– İstisnai durumlarda bile, kendi iradesi dışında, dış sebeplerden dolayı, Kutsal Litürji ve Kutsal Komünyon gibi temel manevi armağanlardan mahrum kalırsa, ruhi çöküntüye ve umutsuzluğa kapılmaz. Bu durumda da kendi bildiği yöntemlerle manevi ihtiyaçlarını gidermek için çok merhametli Rabbine güvenir. Azize Theoktisti Mithymnaia bu konuda ideal bir örnektir.
Theoktisti yaklaşık 1200 yıl önce yaşadı. 20 yaşından itibaren Midilli adasındaki Mithymna’nın dışında bir manastırda Rahibe oldu. O yıllarda gerek Ege Denizi’nde gerek Akdeniz’de korsanlar hakimdi. Bazı adalar korsanların sık baskınlarından dolayı terk edilmişti. Bir gece korsanlar, Mithymna bölgesine saldırdı ve diğer gençlerin yanı sıra, Rahibe Theoktist’yi de Mısır’ın köle pazarlarında köle olarak satmak amacıyla esir aldı. Korsan gemisi o zamanlar ıssız olan Paros adasına vardığında, rahibe Theoktisti, Meryem Ana’ya dua ettikten sonra, korsanların dikkatinden kaçmanın bir yolunu bulup ormanda kayboldu.
Korsanlar gitti ve Rahibe 35 yıl boyunca bu ıssız adada tamamen yalnız ve evsiz kaldı ve günümüze kadar ulaşan tarihi Ekatontapyliani Paros kilisesine sığındı. Nasıl yaşadığını hayal edebiliriz. Ama Kutsal Litürji ve Kutsal Komünyon en çok özlediği şeydi. İlahi Takdir, gözlerini kapatmadan önce hayatının sonunda, bir kez Komünyon almayı layık kıldı. Fakat bütün bu mahrumiyetler onun azizliğe erişmesine ve bir Azize olarak anılmasına engel olmadı!
Bir Ortodoks Hristiyan’ın Kutsal Litürji ve Kutsal Komünyon’dan mahrum bırakılmasının ne kadar zor olduğunu koronavirüs salgını nedeniyle son zamanlarda milyonlarca Ortodoks tecrübe etti! Bir Rahibe olan Azize Theoktisti’nin 35 yıl boyunca bu mahrumiyeti yaşadığını düşünün! Fakat bütün bunlara rağmen, bir Azize ilan edildi.
Dolayısıyla, hayatımızın sonuna kadar İsa Mesih’le yoldaşlık içinde yaşamaya karar verirsek, azizliğe giden yolumuza hiçbir dış etken engel olamaz.
Kardeşlerim, Aziz Vasilios’un özlü sözleriyle son verelim:
Azizlik, kendimizi her an O’nu hoşnut eden şeyi gözeterek ve arayarak tamamıyla ve daimi olarak Kutsal Tanrı’ya adamaktır.” Amin.
Pisidia Metropoliti Sotirios Trampas
[1] https://www.ortodokslartoplulugu.com/azizlerimizin-hayat-hikayeleri/4-temmuz-azize-martha-muhtesem-dagli-aziz-simeonun-annesi/
[2] https://www.ortodokslartoplulugu.com/e-kitap-okuyun/altin-agizli-yuhannanin-ve-buyuk-vasiliosun-ilahi-ayinler-metinleri/