Hristiyanın hayatındaki manevi idman(2.)
5/9/2021
Manevi idman, gerek İncil gerek Kilisenin Kutsal Geleneğinde vurgulandığı üzere, Hristiyan’ın hayatında olması gereken bir unsurdur. Yaşamları boyunca bu idmanlara kendilerini isteyerek adayanlardan bazıları kutsallığın doruğuna ulaştı. Manevi idmanları özel bir titizlikle uygulayanlar sinobitik[1] manastırlara, Skitilere[2] ve inziva yerlerine sığınan keşişler ve rahibelerdir. Keşişlerin çoğu, Tanrı için ve Tanrı adına yaptıkları idmanlardan dolayı Aziz ilan edildiler.
Fakat manevî idman sadece keşişlerin değil, aynı zamanda her inançlı Hıristiyanın da işidir. Yalnızca uygulama şekli farklıdır. Çünkü Keşiş’in içinde yaşadığı şartlar farklı olduğu gibi, çeşitli yükümlülükler ve sıkıntıların içinde (evli) rahip veya laik kişilerin (keşiş veya papaz olmayan kişilerin) toplum içinde yaşadığı şartlar da farklıdır. Ve örneğin bir aile reisinin, keşişlerin katı idmanlarına hayran kaldığı için, aile içinde koca ve baba olarak görevlerini ihmal ederek onu örnek alması yanlış olur.
Ancak manevi idmanın ruhu ve amacı herkes için aynıdır. Çilecilik hayatının unsurlarını oluşturan tutkulara karşı savaş, erdemlerin kazanılması ve inananların azizliğe ve tanrılaşmaya ulaşana kadar sürdükleri mücadelelerle Kilisemizin Kutsal Babaları çok ilgilendiler. Babalarımızın birçok harika eseri; ya Aziz Yuhanna’nın “Faziletler Merdiveni” (Klimaks) gibi kitaplar şeklinde, ya da okunması epey faydalı olan vaazlar ve derlenmiş yol gösterici cümleler şeklinde yayımlanmıştır.
Manevi idman konusu çok kapsamlı olduğundan bugün kendimizi, manevi idmanımızın başarılı olması ve amacına ulaşması için uygun şekilde harekete geçirmemiz gereken ruhun güçlerinin neler olduğunu görmekle sınırlayacağız.
Rab’bin hukukçu Yahudi’ye hatırlattığı Tanrı’nın ilk ve en büyük emrinde şunlar vurgulanır: “Tanrın olan Rab’bi bütün yüreğinle, bütün canınla, bütün gücünle ve bütün aklınla sev”(Luka 10: 27). “Bütün yüreğinle” demekle kalmayıp, düşünceyi, yani aklı, kalbi ve gücü ekleyerek ruhun anlamını analiz etmesi dikkat çekicidir. Kilise Babaları, ruhun bu kavramlarını derinlemesine incelediler ve Yaradan’ın insan ruhunda üç kuvvet oluşturduğunu bize öğrettiler: 1) Düşünen kısım/güç. Yani, düşünme ve bilginin merkezi olan ve sayesinde, Tanrı’yı ve O’nun iradesini bildiğimiz akıl. 2) Duygular kısmı. Kalpte bulunan istek, sevgi ve arzu üzerine kuruludur ve Yaradan’ı arar. Ve 3) Arzular kısmı: arzuların yeridir ve Tanrı ile birlik olmayı arzular.
Fakat, ilk yaratılanların itaatsizliği ile insan ruh hastalandı. Bunun sonucunda akıl hırs ve gururla, kalp açgözlülük (para sevgisi), kıskançlık ve nefret tarafından ele geçirildi ve kötü arzular ve kirli amellere meyilli oldu.
Bu nedenle, inançlı bir Hristiyan’ın, (Rabbin emirlerine uygun şekilde yaşamak isteyen bir mümin) Kutsal Ruh’un lütfunun şifa getirmesi için gerekli bir koşul olan yoğun ve metodik idman yapması gerekir. Böylece zihin gerçek Tanrı’yı tanımaya çalışacak, O’nun iradesini daha derinden bilecek ve ona göre yaşamaya çalışacaktır. İnsan, Tanrı’nın sevgisinin büyüklüğünü anladığında ne yaparsa yapsın, ne kadar uğraşırsa uğraşsın, bu hayatta Tanrı için ne kadar fedakarlık yaparsa yapsın, bütün bunların Tanrı’nın bizim icin yaptıklarına karşı çok az olduğunu hissedecektir. Ve böylece manevi idman, herhangi bir rahatsızlık ve kasvet olmadan neşeyle yapılacaktır.
Fakat, manevi idmanlar ne kadar yoğun olursa olsun, bunların tek başına insanı kurtarmayacağını vurgulamak gerekir. Insan ruhunun iyileştirilmesi Kutsal Ruh’un işidir. Fakat bizim insan olarak işbirliğimiz de gereklidir. Bu nedenle söz konusu idman, alçakgönüllülük, tövbe, günahlarımızın itirafı ve Kilise’nin Sakramentlerine katılımla birleştirilmelidir. Bununla birlikte şuna da dikkat etmek gerekir ki, dini vecibelerimizin ruhsuz olarak/şekilcilikle verilen örneklere göre uygulanması ile sınırlı kalmamalıdır.
Sevgili kardeşlerim, insan ruhunun sağlıklı olabilmesi için, az önce bahsettiğimiz ruhun üç özelliklerinin de birbiriyle uyum içinde olması gerekir. Kilise Babalarının insan ruhunun üç gücünün iyileşmesine katkıda bulunmayı öğrettikleri yolları özetleyerek bitirelim:
1) Düşünen zihin, daimî ve sarsılmaz bir imanla, Mukaddes Kitabı incelemek, durmadan dua etmek, itaat etmek, alçakgönüllülük ve basiretle iyileşir.
2) İsteyen kalp, tüm irademizi Allah’a teslim ederek ve dürüstçe “Senin isteğin olsun” diyerek iyileşir. Ayrıca sevgiyle, sadaka vermekle, müsamahayla, hayatın zorluklarına karşı sabırla, günahtan ve şeytanın işlerinden tiksinmeyle de iyileşir.
3) Arzular kısmı; oruç tutarak, nefse hakim olmakla, hikmet, uyanık kalıp ibadet etmekle, ibâdet saatlerinde ayakta durmak, diz çökmek ve genel olarak Allah rızası ve acı çeken insan kardeşlerimizin rahatlaması için çaba gerektiren şeylerle iyileşir.
Bu nedenle, Kutsal Ruh’un ruhumuzu arındırma, iyileştirme ve kutsallaştırmayı gerçekleştireceği umuduyla, Mücadelecileri taçlandıran Rabbimiz İsa Mesih’ten sürekli destek alarak, ruhumuzun tüm güçleriyle manevî idmanımızı sürdürelim. Amin.
[1] *Sinobitik, Kinoviakos : Belirli büyüklükteki topluluklarda ortak manastır yaşamı. Bütün keşişler önceden belirlenmiş bir kurala uyarlar ve her karar igumenos’un (başrahip) onayına bağlıdır. Bu tür yaşam tarzı münzevilik, idioritmik ve birkaç keşişin bir rahibin çevresinde yaşadığı kellion’lardaki yaşam tarzından farklıdır.
[2] Skiti : Aynoros’daki yirmi büyük manastırdan birine bağlı kalivi*’lerden oluşan site. XVIII. yy’da ortaya çıkan skitiler bir köy yapısındadır. Ortasında keşişlerin Pazar ve bayram günleri toplandıkları kilise (Kiryakon) yer alır. Aynoros’da manastır statüsünde olmamakla beraber, içinde manastır hayatı yaşanan “kinovio” (senobitik, toplu yaşanan) skitiler de vardır. Her iki skiti türü de bir manastıra bağlıdır.
Pisidia Metropoliti Sotirios