Hristiyanların zenginliği olan Hünerler
Bugün kilisemizde okunan İncil pasajında sözü geçen talantlar yani Tanrı’dan insana verilen hünerler, hepimiz için doğrudan bağlayıcı olup, kimi zaman bu hünerleri sergilemek ve elde etmek için çaba sarf ederiz. İsa Mesih’in ifade ettiği gibi (Matta 25: 14-30) insanî hünerler sadece ayrıcalıklı veya bir takım kutsal vasıf atfedilen bireylere verilmez. Tüm insanların sahip olduğu, güç ve kapasitesine göre verilen, her bireyin kullanması ve çoğaltması beklenen şeylerdir. Rab, bu hususta hepimize cömert davranır ancak bizim de kendisiyle iş birliği içinde bulunmamızı bekler.
Ancak, benzetmeyi okuduktan hemen sonra aklımızın bir köşesinde bir soru işareti oluşur: “Acaba, Tanrı’nın bize verdiği yetenekler ve hünerler hangi amaca ve neye hizmet ediyor?” Bazılarını ruhsal olarak geliştirirken, diğerlerine zarar verdiğini görüyoruz.
Hünerlerin değeri
Tanrı’nın bahşettiği hünerlerin günümüz insanını zenginlik, güç ve şöhret sahibi olmaya yönlendirdiği bir toplumda yaşamaktayız. Bu yeteneklerin kibir ve kendini beğenmiş bir şekilde kullanılması insanın manevi ölümüne neden olur. İsa Mesih olmaksızın sahip olduğumuz yetenekler ve beceriler, değersizliğe ve varoluşsal boşluğa yol açar. Bunlar kaybedildiğinde ilk sınanmada herkes kendi köşesine çekilir ve bir takım hünerleri edinmiş ama amacı doğrultusunda doğru kullanamayan bireyler yalnızlık ve belirsizlik içinde mutsuz bir yaşam sürerler. Ancak, bu Tanrı’nın hediyesini kabul etmeyeceğimiz veya bize verilen yetenekleri çoğaltmak için mücadele etmeyeceğimiz anlamına gelmez. Böyle bir tavır nankörlük ve tembellik olurdu.
Mesela 30 Ocak’ta birlikte anımsadığımız Eğitimci Üç Aziz Pederlerimiz olan Vasilios, Grigorios ve Hrisostomos’un yeteneklerini geliştirmediklerini, büyük keşişlerimiz Antonios ve Savvas’ın tembellik yaptıklarını, Şamlı Yuhanna ve Grigorios Palamas’ın ilahiler ve teolojik metinler yazmadıklarını, büyük şehitlerimiz Dimitrios ve Yorgos’un zorluklara dayanmadıklarını düşünebilir miyiz?
Sahip olduğumuz hünerlerin doğru kullanılması
Hünerlerin doğru kullanılması ve pratiğe geçirilmesi arasında bir fark vardır. Bir Hristiyan, Tanrı’nın hediyelerini sadece Tanrı’nın adını yüceltmek için kullanır ve çoğaltır. Her şeyin ondan geldiğini, İsa Mesih olmadığında ise her şeyini kaybedebileceğini bilir. Her şey Tanrı’ya aittir ve O’na geri dönmelidir. Tanrı’nın verdiği yeteneklerin onun için bir armağan olduğuna inanan bir insanda üne veya zenginliğe sahip olma hırsı yoktur. İnsanları aşağılamak için savaşmaz. Yüzeysel övgüler veya alkışlar istemez. Tanrı’yı yüceltmek ve insanlara hizmet etmek için yeteneklerini geliştirirerek tutkularından özgürleşir, hayatın çıkmazlarına çözüm bulur.
Daha fazla hüner sahibi olmak, daha büyük sorumluluk taşımak demektir
Eğer yeteneklerimizi ihtiyacı olan kardeşlerimize hizmet etmek için kullanmazsak, o zaman talantlarını efendisine geri vermek üzere gömmüş olan hizmetçiye benzemiş oluruz. Onun yolunu takip edeceğiz, yani mutsuzluğun karanlığında yaşayacağız. Ne kadar çok yeteneğimiz varsa, kardeşlerimize hizmet etmek için o kadar büyük endişe ve sorumluluk duyarız.
Armağanları Yaratıcıdan hiçbir bedel ödemeksizin aldık ve insanlara da hiçbir karşılık beklemeden sunmalıyız. Bu şekilde, Tanrı’nın elinden yüz kat daha fazla çoğalır ve insanlar için sonsuz bir cömertlik ve sevgi kaynağı olur. En büyük yetenek, Tanrı’ya ve insanlara olan hizmetimizdir. Tanrı’ya ibadet ve dualarımızı, insanlara ise somut sevgimizi sunarız. Hayatımıza başarı ve mutluk getirecek olan Mesih’in bereketini elde etmek için, bizim de dikkatli, özenli çalışkan ve aktif olmamız gerekmektedir.
Arhimandrit E. L. Foni Kiriou (Rab’bin Sesi) 6 numaralı broşüründen alıntılanarak tercüme edilmiştir. 11 Şubat 2024