Kutsal armağanların takdis edilmesi
(8.5.2022)
İlahi Litürji’de okunan Kurban Duası’nda , “Kutsal, kutsal, kutsal, Rab-ül Sabau “ ilahisi okunduktan ve Ruhani İsa Mesih’in bu büyük Sakrament’i nasıl icra ettiğini anlattıktan sonra, en kutsal an olan Kutsal Efkaristiya Sakramenti’nin icra edilmesi anına ulaşıyoruz.
Rab, ekmek ve şarabı kutsadıktan sonra Kendi Bedeni’ne ve Kanı’na dönüştürüp aziz Öğrencileri’ne verdi. Verirken de Rab Onlara şu buyruğu verdi: “Bu sizin uğrunuza feda edilen bedenimdir. Beni anmak için böyle yapın” (Luka 22:19). Bu buyruğa göre Aziz Elçiler, onların halefleri yani Episkoposlar ve Rahipler, asırlar boyunca Kutsal Efkaristiya Sakramenti’ni icra ederiz.
Ruhani, yukarıda belirttiğimiz buyruğu, bizim için bütün gerçekleşenleri, O’nun haçını, mezarını, üç gün sonraki dirilişini, göklere yükselişini, Peder’in sağındaki tahta oturmasını ve ikinci ve izzetli tekrar gelişini anarak eline ,Diskarion’u (Litürjik Ayin esnasında üstüne Mesih’in Bedeni olacak ekmeğin yerleştirildiği küçük ayaklı tepsi) ve Kutsal Kadeh’i alır ve haç şeklinde göğe doğru yükselterek Rab’be sunar. Sunarken de şöyle der: “Senin olanlardan senin olanları her şeyde ve her şey için sana sunarız”. Yani şunu der: Rab’bim, bizim uğrumuza yaptıkların ve yapmaya devam ettiklerin için minnetimizi ifade etmek adına, Sana yaraşır, Sana sunabileceğimiz, bize ait hiçbir şeyimiz yoktur. Bu nedenle bizim için Kendini Feda etmene, iyiliklerine ve sevgine karşılık minnettarlığımızın göstergesi olarak sana sunacağımız bu Armağanlarımızı, senin yarattığın şeyler arasından seçmek zorundayız.
Ardından Ruhani saygıyla eğilerek dua eder ve Allah’ın biricik Oğlu’nun ilahi sözlerinin, önünde duran Armağanlar için de uygulanması için yakarır. Armağanların, Rab’bin tamamen Kutsal ve Sınırsız Gücü Olan Ruhu’nu aldıktan sonra, ekmeğin O’nun değerli Bedeni’ne, şarabınsa O’nun lekesiz Kanı’na dönüşmesi için yakarır. Ruhani tüm bu duaları okuduktan ve Kutsal Ruh vasıtasıyla Değerli Armağanları kutsadıktan sonra artık Armağanlar kutsanmış, İsa’nın Kendini Kurban etme ritüeli tamamlanmış ve dünyanın kurtuluşu için kesilmiş büyük Kurban İsa Mesih, gözlerimizin önünde, Kutsal Sunak’ın üzerinde bulunmaktadır. Ekmek artık ne Rab’bin bedenin bir örneği, ne gerçek Armağanı simgeleyen bir armağan, ne de bizi kurtuluşa ulaştıran Kutsal Çileler’in bir temsilidir. Ekmek, artık gerçek Armağanın ta kendisidir. İftiralara, küfürlere maruz kalan, kamçılanan ve Pilatus’un emriyle çarmıha gerilen Rab’bin Tamamen Kutsal Bedeni’nin ta kendisidir. Keza şarap da, dikenli tacın ve Haç’ın çivilerinin açtığı deliklerden ve onu süngüleyenlerin deldiği aziz kaburgalarından fışkıran Kanı’dır. Kutsal Ruh tarafından tesis edilen ve Bakire Meryem’in doğurduğu, mezara gömülen, üç gün sonra dirilen, göklere yükselen ve Peder’in sağındaki şanlı tahtına oturan, İlahi Beden ve Kandır.
Kardeşlerim, Kutsal Ruh’un aydınlatmasıyla her birimiz, Kutsal Efkaristiya’nın devam eden Fısıh Yemeği olduğuna inanmaya çalışsın. Kutsal Efkaristiya, Fısıh Yemeği’nin öylesine bir tekrarı değil, bu büyük Sakrament’in kutsal uzantısıdır. Fısıh Yemeği’nin kendisidir, çünkü Sakrament’i Yeruşalem’de icra eden de İsa Mesih’in Kendisiydi, Kutsal Efkaristiya Sakramentini icra eden de İsa Mesih’in Kendisidir. Altınağızlı Yuhanna bunu altını çizerek vurgular: “Kutsal Litürji esnasında icra ettiğimiz Kutsal Efkaristiya’nın, İsa Mesih’in katıldığı Fısıh yemeği olduğuna inanın. Çünkü o Fısıh Yemeği’nin bizim icra etmeye devam ettiğimiz Kutsal Efkaristiya’dan hiçbir farkı yoktur.
Sevgili kardeşlerim, Kutsal Sakrament’in huzurundayken, Kutsal Litürji esnasında gerçekleştiğini gördüğümüz tüm bu muhteşem ve eşsiz olayları insan zihninin kavraması kolay değildir. Tüm bu olanlardan hoş bir tat alabilmek için, Sakrament’e sarsılmaz bir inançla yaklaşalım. Sarsılmaz diyoruz çünkü Rab’bimizin yanılmaz ağzından çıkan “Gerçek” bize güvence veriyor. Kilise’nin İlahi Pederleri’nin mutlak bir fikirdeşlikle tanıklık ettiği ve vaaz ettiği “Gerçek”. Kilisemiz’in inancı budur ve her Ortodoks mümin de, Kutsal Efkaristiya Sakramenti’ne bu inançla yaklaşır. İşte bu nedenle Ruhani, daha sonra da göreceğimiz gibi, müminleri “Allah korkusu, îman ve sevgiyle” yaklaşmaya davet eder. Ve komünyon almaya giderken her müminin ağzından çıkan ilk kelime “ İman ederim”dir. Ve söyle devam eder “İman ederim ki, burada bulunan senin asıl lekesiz bedenin ve değerli kanındır”. Eğer bir kişi aldığı komünyonu, alışkanlıktan, ya da diğerlerini komünyon alırken gördüğü için, ya da iyi bir Hristiyan gibi görünmek istediği için, O’nun Kutsal Bedeni ve Kanı olduğuna inanmadan alıyorsa, o kişi komünyondan fayda göremez. Fayda görmemekle kalmaz, ruhen zarar da görür. İşte bu nedenle kişinin Değerli Armağanlara karşı inanç kazanana kadar komünyon almaması daha iyidir. Ve eğer ki kötü olan şeytan, müminin aklına “Episkoposlar da Ruhaniler de günahkar insanlar, ekmek ve şarabı Tanrı-insan İsa’nın Bedeni’ne ve Kanı’na dönüştürmeleri nasıl mümkün olabilir ki” gibi tereddütler ekerse, mümin bilsin ki bu eşsiz Mucize, Episkoposlar ve Ruhaniler tarafından değil, Bakire Meryem’i Tanrı’nın Oğlunu doğurmaya layık kılan Kutsal Ruh tarafından gerçekleştirilmektedir. Ruhaniler ve Episkoposlar sadece Sakrament’e hizmet edebilmek için ellerini ve seslerini sunarlar. Ancak bu elleri ve sesleri kullanarak, Kutsal Efkaristiya Sakramenti’ni de icra eden Sınırsız Gücü Olan Kutsal Ruh’tur. Tıpkı Kilise’nin diğer tüm Sakramentleri’ni icra ettiği gibi.
Kardeşlerim, Rab’bimize imanımızı artırması için yakaralım! Amin
İLAHİ LİTÜRJİNİN YORUMLANMASI: 32. KONUŞMA
Pisidia Metropoliti Sotirios