/ Pazar Vaazlarι / Mesih’in başrahipliği

Mesih’in başrahipliği

7Hiç kuşkusuz, kutsayan kişi kutsanandan üstündür. 8Burada ölümlü kişiler ondalık alıyorlar; ama orada, yaşamakta olduğuna tanıklık edilen biri alıyor. 9Denilebilir ki, ondalık alan Levi bile İbrahim aracılığıyla ondalık vermiştir. 10Çünkü Melkisedek İbrahim’i karşıladığı zaman, Levi hâlâ atasının bedenindeydi. 11Eğer Levililerin kâhinliği aracılığıyla yetkinliğe erişilebilseydi – nitekim halk bu kâhinlik altında Kutsal Yasa’ya kavuştu – Harun düzenine göre değil de, Melkisedek düzenine göre başka bir kâhinin gelmesine ne gerek kalırdı? 12Çünkü kâhinlik değişince, Yasa da zorunlu olarak değişir. 13Kendisinden böyle söz edilen kişi başka bir oymaktan geliyor. Bu oymaktan hiç kimse sunakta hizmet etmemiştir. 14Rabbimizin Yahuda oymağından geldiği açıktır. Musa bu oymaktan söz ederken kâhinlerle ilgili bir şey söylemedi. 15Melkisedek benzeri başka bir kâhin ortaya çıktığından, bu söylediğimiz artık daha da açıktır. 16O, Yasa’nın soyla ilgili ön koşuluna göre değil, yok edilemez bir yaşamın gücüne göre kâhin olmuştur. 17Çünkü, «Sen Melkisedek düzenine göre sonsuza dek kâhinsin» diye tanıklık ediliyor. (Ibranilere mektuptan 7: 7-17)

 

Bugünkü havarisel okuma, Pavlus’un İbranilere yazdığı Mektup’tan alınmıştır. Burada Rab’bin başrahipliğinin eksiksizliği anlatılmakta ve Yahudi başrahipliğiyle karşılaştırılmaktadır. Yahudi başrahipliği eksikti ve halkı Mesih’e yönlendiren bir rehber olarak işlev görüyordu. Bu, Mesih’in başrahipliğinin bir ön belirtisiydi. O’nun başrahipliği ise mükemmel ve kurtarıcıdır. Mesih, Kilise’nin Büyük Başrahibi olup her bakımdan tamamen kusursuzdur. Bu yüzden, Tanrı’nın tahtının yüceliğinin sağında oturdu ve insanın değil, bizzat Kendisi’nin kurduğu En Kutsal Yerde hizmet etti.

Elçisel haleflik

Mesih, Başrahipliğini Havarilere emanet etti ve onlar da bunu halefleri olan Ruhban sınıfına aktardılar. Böylece, tüm çağlar boyunca Ruhban sınıfının meşruiyetinin kriteri olan kesintisiz Havarisel Haleflik (Elçisel Süreklilik) zinciri oluştu. Mesih, Başrahiplik ve Rahiplik armağanını insanlara teslim ettiğinde, bunu günaha yatkın, zayıf ve kusurlu bireylere verdiğini biliyordu. Ancak bu durum, Tanrı’nın merhameti ve eylemleri her zaman insanın eksikliklerini ve zayıflıklarını örttüğü ve tamamladığı için, hiçbir şekilde Kilise’nin dünyadaki misyonunu baltalamadı ya da sabote etmedi. Bununla birlikte, kilise görevlileri, Mesih’in Başrahipliğinin niteliklerini içlerinde şekillendirmek için çaba göstermeli ve kendilerini bu uğurda harcamalıdır.

 

Azizlik ve affetmenin birleşimi

İlk özellik azizliktir. Azizlik her Hristiyana sunulan, özellikle de Ruhban sınıfı için bir dinamik bakış açısıdır. İçsel insanla ve dünyadaki güçlerle yapılan mücadelenin sonucudur. Bu güçler, insanları Kilise’nin kutsal ve kurtarıcı koynundan dışarıya çekmeye çalışır. Ruhban sınıfının halk için azizlik kaynağı olabilmesi için, önce kendilerinin aziz olması gerekir. Pavlus’un Korintoslulara yazdığı gibi olmalılar: “Hizmetimizin sonucu olup mürekkeple değil, yaşayan Tanrı’nın Ruhuyla, taş levhalara değil, insan yüreğinin levhalarına yazılmış Mesih’in mektubu olduğunuz açıktır” (2. Korintoslular 3:3)

Ruhban sınıfının bir sonraki özelliği, Rab’bin masumiyeti olmalıdır. Ruhban sınıfı, asla kötüyü düşünmemelidir, çünkü ancak bu şekilde iyilikle hareket edebilirler. İnsanlar ve olaylar hakkında olumsuz düşünceleri reddetmelidirler, çünkü bunlar karakterlerini sertleştirir ve içinde nefret, kınama ya da intikam eğilimleri oluşturur. Böylece her zaman barış ve uzlaşma taşıyıcıları olacaklardır. Haksızlığa ve iftiraya uğrasalar bile, sürekli olarak sevgi, hoşgörü, sabır ve affetmeyi düşünerek hareket eden Azizlerin örnek alıcıları olacaklardır.

 

Günahtan kaçınma

Ruhban sınıfının üçüncü özelliği, günahtan kaçınmak olmalıdır. Tüm insanların eğilimli olduğu gibi, ruhban sınıfının da düşüşlerden ve günahlardan kaçamayacağını biliyoruz. Ancak hedef, günahla mücadele etmek ve onun kökleşmemesini sağlamak, aksine ruhtan kökünden sökülmesidir. Bu mücadele, tüm insanlar için geçerlidir ve yalnızca Tanrı’nın merhameti ve gücüyle, tövbe ve kutsal itiraf sırrı aracılığıyla gerçekleştirilir. İşte bu, ruhsal güçleri yenileyebilen, Ruhbanı azizleştiren ve Tanrı’nın halkına çobanlık etme işini sürdürmeye yetkin kılan arındırıcı ateştir.

Yukarıda bahsedilen, Kilise çobanlarının edinmesi gereken özellikler, kendiliğinden açık görünseler de, gerçeğe dönüşebilmek için sürekli ve yorucu bir mücadele gerektirir. Bu yüzden Ruhban sınıfı, sürekli olarak Tanrı’ya yönelmekle, O’nun yardımına ve desteğine ihtiyaç duyar. Ancak, aynı zamanda ruhbanlar cemaatin yani sizin sevginize, hoşgörünüze ve en önemlisi dualarınıza da muhtaçtırlar. Haklı olarak çobanlarınızdan çok beklentiniz var. Ancak unutmayın ki, sizin onların dualarına ihtiyacınız olduğu gibi onların da sizin dualarınıza – hatta daha da büyük bir şekilde – ihtiyaçları vardır. Bu nedenle, Episkopos ve Ruhban sınıfınız için dua edin ki, Rabbimiz Tanrı onları eksiksiz ve tam bir şekilde korusun, böylece Mesih’in işini insanların kurtuluşu için layıkıyla yerine getirebilsinler. Âmin!”

 

Arhimandrit E. Oik. Foni Kiriou (Rab’bin Sesi) 5 no’lu broşürden alıntılanarak tercüme edilmiştir. 2 Şubat 2025 Pazar

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Mesih’in başrahipliği