Havarilerin Mektuplarından Okuma Üzerine Vaaz(21)
MÜTHİŞ YARGI GÜNÜ HAKKINDA
3 Mart 2019
(1. Korintliler 8: 8-9: 2)
Bugün dinlemiş olduğumuz Korintlilere Birinci Mektubun okumasında, Elçi Pavlus, Koritlilerin kilise topluluğundaki, bazı Hristiyanların davranışlarıyla sebep olduğu kargaşadan ve anlaşmazlıklardan bahsediyor.
Orada ne oldu? Olay şu: o günlerde sahte tanrılara ibadet amacıyla putperestler kendi tapınaklarında hayvanları kurban ediyorlardı. Eti parçalara ayırıyorlardı, bir kısmını sunakta yakılıyor, bir kısmını tapınakta kutlama sırasında kutsal yemek olarak yiyorlar, ‘kurban’ etinin kalanını da pazarda isteyen herkese satıyorlardı.
Kudüs’teki Elçi Sinod’un M.S. 48’teki kararnamesinde, Hristiyanlarla önceki inançları – putperestlik arasındaki herhangi bir bağlantıyı ortadan kaldırmak için putlara kurban olarak sunulan herhangi bir şeyi yemenin yasak olduğu açıklandı.
Fakat Korint’te “ilerici” olmak isteyen ve kendi teorilerini öne süren bazı Hristiyanlar vardı. Teori de şuydu: putlar gerçekte tanrılar olmadıklarından, onlara sunulan kurbanlar anlamsızdır. Bu da, “kurbanlık” et ile pazardaki normal et arasında gerçek bir fark olmadığı anlamına gelir. Dolayısıyla da bu et yenilebilir!
Bu düşünce tarzına dayanarak, Hristiyanların bazıları toplumdaki kutlamalara katılıyor ve bu etilerden yiyorlardı. Fakat bu insanların putlara kurban edilmiş etlerini yediklerini gören diğer Hristiyanlar şaşkınlık ve karışıklık içindeydi ve şok oldular. Elçisel Sinodun Kararını ihlal eden, putperestler gibi, daha önce putlara kurban edilenleri yiyen bu Hristiyanlar ne biçim Hristiyanlar?!
Elçi Pavlus bu ‘ilerici’ Hristiyanların davranışlarını kınıyor, neyin sıradan et olup olmadığı hakkındaki fikirlerinin önem taşımadığını söylüyor. Önemli olan, onların başka insanları ayarttıklarını düşünmüyor olmalarıdır.
Bugünkü Hristiyanlar için bu tartışma güncel değildir. Fakat bugün de, eskiden olduğu gibi, biz Hristiyanlar kardeşlerimizi ayartmamak için nasıl hareket etmemiz gerektiğine dikkat etmeliyiz.
Kilise’nin bugün, Ete Veda Pazarında putperest yemekleri ve uygunsuz davranışlar hakkındaki okumayı seçmesinin tesadüf olmadığını vurgulamak gerekir. Biz Büyük Paskalya Orucuna başlıyoruz ve yarından itibaren Paskalya’ya kadar etten kaçınacağız. Büyük Oruç ve yıl boyunca (bazı istisnalar dışında) her Çarşamba ve Cuma günlerindeki bu kaçınma (oruç) Aziz Elçilerin zamanlarına dayanır. Ortodoks Hristiyanlar oruç tutmalılar çünkü bu, insanın ruhsal hayatı için birçok yönden faydalıdır (tabii ki, eğer ruhani peder, bir kişinin ciddi sağlık nedenlerinden dolayı oruç tutamadığını biliyorsa, Kilisemizin Kutsal Kuralları uyarınca farklı bir oruç tutma şekli ve süresi önerebilir).
Fakat günümüzde de Korintliler gibi davranan bazı Hristiyanlar var. Onlar, ne yediğimizin değil yüreğimizin temiz olmasının önemli olduğunu iddia ediyorlar! Aslında onlar, Rabbimizin başka bir konuda söylediği İncildeki şu sözleri yanlış yorumluyorlar: (Matta 15:11): «Ağızdan giren şey insanı kirletmez. İnsanı kirleten ağızdan çıkandır.». Bu yüzden böyle insanların Büyük Paskalya Orucu sırasında da, başkalarına nasıl bir örnek olduklarını düşünmeden et yediklerini görmek mümkün. Elçi Pavlus bunun üzerine şu sözleri söylüyor: «Bu nedenle, yediğim şey kardeşimin sendeleyip düşmesine yol açacaksa, kardeşimin düşmemesi için bir daha et yemeyeceğim.» (1 Korintliler 8:13).
Tabi ki, başkalarını üzen sadece et yememiz olmayabilir. Biraz düşünmekle her birimiz, başkasının davranışının bizi utandırdığı ve ayarttığı birçok olay hatırlayabilir. Dahası, biz de başkalarını olumsuz etkileyen davranışlarda bulunuyoruz. Örnek olarak bunlar olabilir: müstehcen giysiler, yanıltıcı sözler, öfkeli bakışlar, çevremizdeki insanların acısına kayıtsızlık. Bu günahkâr eylemlerin çoğu, bazı insanların Hıristiyan yolundan uzaklaşmasına neden olur.
Elçi Pavlus, çevremizdeki Hristiyanları ayartma günahının diğer sonuçları hakkında da yazıyor: «Bu şekilde kardeşlere karşı günah işleyip onların zayıf vicdanlarını yaralayarak Mesih’e karşı günah işlemiş olursunuz» (1. Korintliler 8:12). Ki bu kardeşler O’nunla (Mesih’le) birleşmiş durumdalar. Bunun yüzünden Rabbimiz İsa Mesih şunu söyledi: «…tuzaklara aracılık eden kişinin vay haline!» (Matta 18: 7). Dahası, Rab su korukunç sözleri eklemistir: «Kim Bana iman eden bu küçüklerden birini günaha düşürürse, boynuna kocaman bir değirmen taşı geçirilip denize atılması kendisi için daha iyi olur» (Markos 9:42)
Kardeşlerim, kendi ihmalci, akılsızca ve haksız davranışlarımızla başka insanları ayartma günahının ne kadar ciddi olduğunu görüyorsunuz. Her birimiz son derece dikkatli ve düşünceli olmalıyız. Hareketlerimizde – aile içinde, işte ya da toplumda olsun – biz, sadece bizim hoşumuza gidenleri ve kendimiz için yaptıklarımızı düşünmemeliyiz. Öncelikle biz, kendi davranışlarımızla çevremizdekileri ayartmamayı ve günaha sokmamayı düşünmeliyiz.
Kutsal Ruh’un ışığının, bizi bu ruhsal mükemmelleşme yolunda bizi yönlendirmesi için dua edelim.