/ Pazarın Sesi / İsa Mesih: Tanrı’nın Oğlu ve Sözü

İsa Mesih: Tanrı’nın Oğlu ve Sözü

Pentekost dönemi sırasında Kilisemizin kutladığı Aziz Babaların Pazar günü, İznik’teki Birinci Ekümenik Konsili’nin Aziz ve Tanrı Taşıyan Babalarının anısına adanmıştır. Bu konsile Büyük Athanasios ve mucizeler yaratan Aziz Spiridon da katılmış ve imanlarını savunmuşlardır.

 

Konsil, “Kutsal Ruh ile”, Kilisenin aktarılmış inancını ifade etti ve Kutsal Üçleme’nin ikinci kişisi olan Tanrı’nın Oğlu ve Sözü, Tanrı-insan İsa Mesih hakkındaki dogmatik öğretisini formüle etti. Birinci Ekümenik Konsilin değeri, Hristiyanlığın, İsa Mesih’in Tanrı değil, insan olduğunu öğreten Arius ve takipçilerinin heretik öğretilerinden korunduğu gerçeğinde yatmaktadır. Bu, tüm çağların en büyük sapkınlığıdır. Çünkü Aziz Babaların vurguladığı gibi, eğer Mesih yaratılmış bir varlık, yani insan ise, o zaman insanı nasıl kurtarabilir?

 

Ortodoks Kilisesi’nin öğretisine göre, Mesih’in adı Kutsal Üçleme’nin tamamını ortaya koyar. “Mesih’in ismi, bütün olarak bir iman İkrarıdır. Çünkü bu, mesheden Tanrı’yı, mesh edilen Oğul’u ve Mesih’i, yani Ruh’u gösterir” (Büyük Vasilios). İbrahim’in, İshak’ın ve Yakup’un Tanrısı, bize Mesih’in kişiliğinde, beden almasıyla kendini açıkladı. Dolayısıyla, Tanrı’nın beden almış Sözü olan tarihî Tanrı-insan İsa, tam olarak Tanrı’nın Vahiy’inin özü ve inancın özüdür.

 

Mesih ve Kilise

Ancak Mesih, Ortodoks imanımızda ve Kilisemizin yaşantısında, bedeni olan Kilise’den ayrılmaz ve Kilise de başı, başlangıcı, hayatı ve ahlakı olan Mesih’ten ayrılmaz. Mesih’i Kilise’den veya Kilise’yi Mesih’ten ayıranlar, en büyük hatayı yaparak yanılgıya ve sapkınlığa düşerler. Beden almış Tanrı’nın Sözü olan Mesih’i bedensizleştirir ve onu bedeninden, yani Kilise’den, uzaklaştırırlar. Bu ise, Mesih’i insandan ve dünyadan uzaklaştırmak anlamına gelir.

 

Tanrı-insan Mesih’in kişiliğinde, büyük savaş verilmiş ve günahın gücü, yasanın laneti, ölümlülerin acımasız kaderi ve ölümün hâkimiyeti mutlak bir şekilde yenilmiştir. Kutsal Üçleme’nin adına vaftiz edilen, Rab’bi giyen ve Kilise olan bedenine girenler, Ruh’un lütfuyla bu zaferi kendilerine mal ederler.

 

Ortodoks kimliğimiz

Aziz Babalar, bize içsel ve dışsal özgürlük için, kimliğimizi yaşamamız için yeni bir çaba mesajı veriyorlar. İhtiyacımız olan, kendimizi onların ateşli ilhamlarının alevinde yanmaya bırakmaktır. Çünkü onlar, bir halkın en büyük düşmanının, öz bilinç kaybı, kültürel kimliğin yozlaşması ve ahlakın bozulması olduğunu bilirler.

 

İnsanın kendisinden ve karşılaştığı sorunlardan kaçışının en esaslı yolu, özün taleplerinin içeriğinde değil, ahlakında olduğunu düşünmesidir. Kimliğimizi ve öz bilincimizi koruyup muhafaza ederek, inancımızın ve kültürümüzün, kendimizin tanıkları olabilir ve binlerce yıl boyunca nesilden nesile kalpte saklanmış emanetlerimize ve geleneklerimize layık olabiliriz.

 

Başka bir deyişle, Kilise’ye kök salmalı, onun içinde büyümeli ve gelecekteki yaşamın ve mutluluğun ön tadını içeren tüm vahiyleri ve görümleri kapsayan o gizemli geleneğin içinde yaşamalıyız.

 

Rab’bin Sesi (Foni Kiriou) 24 no’lu broşürden alıntılanarak tercüme edilmiştir. 16 Haziran 2024 Pazar

† Ὁ Φ. Ἀ.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

İsa Mesih: Tanrı’nın Oğlu ve Sözü