Ölümün Fatihi
İncil Yazarı Aziz Lukas’ın Üçüncü Pazarı’nda Kilisemizde okunan pasaj, Celile’deki Nain şehrinin kapısında dul bir kadının ölmüş çocuğunun diriltilmesi hakkında bize sesleniyor. Ölümün fatihi, İsa Mesih, önünde ölümü karşılar ve okuduğumuz bölümde şu ifadeyi söyler: “Delikanlı, sana kalk diyorum” (Luka 7:14). Bu, ölüm tarafından mağlup edilen kişiye hayatın çağrısı, Mesih’in umut ve hayat dolu buyruğu, dirilişin gerçeğidir.
Ölümün sırrı
Ölüm, dünyanın en büyük ıstırabıdır. Bir sırdır ve her insanı etkileyen ve genel olarak hayatın anlamını sorgulayan ontolojik bir gerçeklik olarak kalmaya devam eder.
Günah nedeniyle, atalarımız yaratılışın başlangıcında kendilerine verilen ölümsüzlük güzelliğini kaybettiler. Adem’in günahından sonra ölüme tabi oldular. İnsanlığın durumu, itaatsizliğin meyvesi olan günah yüzünden ölümlü hale gelir. Tanrı’dan uzaklaşma, ruhsal ölümdür ve insanın maddi yönünün çöküşü ise fiziksel ölümdür.
Tanrı’nın ölümsüzlüğü
Mesih, beden alması sırasında günahsız bir şekilde insan doğasının tamamını üstlenerek insandaki Tanrı’nın suretini yeniden şekillendirir. O, beden ve ruhun ayrılmış yönlerini birleştiren hayat veren kaynaktır.
Böylece “kötülüğün yok edilmesi ve ölümün ortadan kaldırılması” başlar (Aziz Nissalı Gregorios). Yalnızca Tanrı’nın ölümsüzlüğü, insanın ölümlü doğasının ölümsüzlüğünü garanti edebilir, çünkü “ölümlü, ölümsüzle birleşince ölümsüz hale geldi” (Aziz Nissalı Gregorios). Başka bir deyişle, Mesih, ölümün gücü altında olanlar için kendini fidye olarak verdi “ölümün gücüne sahip olanı, yani şeytanı yok etmek için” (İbraniler 2:14). Ölümün gerçek anlamda üstesinden gelinmesi, Mesih’in Dirilişi ile gerçekleşir.
Gelecek yaşamın tatlılığı
Bu nedenle, ölüm artık bize gerçek hayatı açan bir doğumdur. Bu, gerçek doğumdur. Ama neden insan bugün hâlâ ölümden korkuyor? Aziz Nissalı Gregorios bize şöyle der: “Bu, karanlıklarına alışmış ve durumlarının sefaletini fark etmeyen mahkûmlara benzer. Benzer şekilde, insan, duyuların aldatıcı zevkleri tarafından kandırılarak, bunları gerçek nimetler olarak görür ve onlardan mahrum kalmaktan korkar.”
Dirilmiş Mesih’e yakın olan ve Kilise içinde O’nun varlığını esasen ve sadece biçimsel olarak değil, yaşayan herkes, ölüm karşısında heyecanlanmaz ve ondan korkmaz.
Kilise’nin Sakramentleri aracılığıyla, günah ve ölüm üzerindeki zafer insanlara aktarılır çünkü bu zafer, Mesih’te gerçekleştirilir. Vaftiz sakramenti aracılığıyla bir kişi, ölümsüzlük mühürünü alır. Vaftiz edilenler için ölümün anlamı değişir çünkü, Mesih’in ölümünü taklit ederek, O’nunla birlikte dirilirler ve ilahi olanla yükselirler. “Gözyaşları vaftizi”nde, pişmanlık ve itirafın gizemi içinde, günahlarımızı öldürür ve sürekli olarak ölümümüzü ezmiş oluruz. İlahi Litürji gizeminde, “ölümsüzlük ilacı” ve “ölmemek için bir panzehir” olan Rab’bin Bedeni ve Kanı’na paydaş oluruz (Aziz İgnatios Teoforos) ve Mesih’in ölümsüzlüğüne katılır, gelecekteki yaşamın tatlılığını tadına varırız. Bu nedenle, Hristiyanlar ölümü uyku olarak kabul eder çünkü, İman İkrarında okuduğumuz gibi, “ölülerin dirilişini ve gelecek çağın yaşamını” bekleriz.
† Ὁ Φ. Ἀ. Foni Kiriou (Rab’bin Sesi) 40 no’lu broşürden alıntılanarak tercüme edilmiştir 6 Ekim 2024
Ölümün Fatihi