Tanrı bizimlerdir
Düşünde tarzını değiştirmeyen, bencil bir insanın dar ve yoksul bakış açısından vazgeçmeyen ve olaylara Tanrı’nın sonsuz perspektifinden bakmayan hiç kimse Noel Bayramına yaklaşamaz. Ancak Yeruşalim’de gerçekleşen şey, küçük çocukların hayal gücünü besleyebilecek sembolik içerikli, romantik bir hikâye değil, gerçek ve tarihi bir olaydır. Yeruşalim’deki Bebek, peygamberin tarif ettiği gibi, “Hüzün Adamı”dır. İnsanlık tarihinde ilk kez, Mağara’da Vücut Bulmuş Tanrı’nın gizemi, sevgi, özgürlük ve yenilenme gizemi olarak, insana gönüllüce sunulan babaca bir sevgi gizemidir. “Bakın! Bakire bir oğul doğuracak ve onun adını İmmanuel koyacaklar, bu da Tanrı bizimle anlamına gelir” (Matta 1:23).
Dünyanın kurtuluş Bayramı
Noel Bayramı, Aziz Gregorios Teologos’un ifadelerine göre “yeryüzünü sarsan bir olay” olup, tüm ilahi iradenin merkezi gizemidir. Bu nedenle Noel, “dünyanın kurtuluş bayramı, insanlığın doğum günü, tüm yaratılışın ortak bayramı” (Aziz Vasil) olarak kutlanır ve yüceltilir. Çünkü “aramıza gelen Tanrı’nın Sözü, kendini öyle bir boş kıldı ki[1], bu kendini boş kılma yoluyla dünya dolsun.” Tanrı, mükemmel ve gerçek bir insan, “acı çeken bir insan”, “kul suretinde” bir insan olur, ancak mükemmel ve gerçek Tanrı olmaktan asla vazgeçmeden, insanı tam ve mükemmel bir Tanrı oğlu yapmak, lütuf yoluyla onu tanrılaştırmak için bunu gerçekleştirir.
Mesih ve insan
Günümüzde birçok insan, Tanrı-insan Mesih’ten bağımsız olarak insanlığın özerkliği ve özgürlüğü için çabalıyor. Ancak, Mesih olmadan, insan aslında kendi öz benliğini reddeder ve varlığını, özgün insan doğasından yoksun bırakarak boşluğa sürükler. Kendisine büyük zarar verir, günaha, çürümeye ve ölüme, ayrıca umutsuz durumlara ve nihilizme trajik bir şekilde köle olur.
Tüm zamanların ve çağların en büyük olayı olan Mesih’imizin, Tanrı’nın Oğlu ve Sözü’nün beden alarak dünyaya gelişini kutlarken ve O’nun sözlerine ve örneğine itaat ederken:
– Tanrı ile barışalım,
– Zihnimizi, Tanrı’yı hem mükemmel bir Tanrı hem de mükemmel bir insan olarak görmezden gelen bir öğretiye olan kölelikten kurtaralım,
– Tanrı’yı bir kavramı anlamaktan ziyade O’nunla bir ilişki kurarak O’nu tanıyacağımızı öğrenelim,
– Hayatta kalmaktan ziyade yaşamın önceliğini yeniden keşfedelim,
– Bencilliğimizin çemberini kıralım,
– İçsel karanlığımızın içinde, insan kardeşlerimizin yüzünü bulalım ve onlara anlayış ve şefkatle yaklaşalım.
Ve zayıflık anlarımızda, yaşamın kaynağı, yaşamın kendisi, neşemiz ve umudumuz olan Mesih’i “yanımıza almayı” unutmayalım.
†Ὁ Φ.Ἀ. Foni Kiriou (Rab’bin Sesi) 51 nolu metinden alıntılanarak tercüme edilmiştir. 22 Aralık 2024 Pazar
[1] Fil.2,7