Tanrı ve kardeşlerimle aynı yerde sığabilmek
“Tuhaf şeyler! İnsanoğlu kardeşinden yüzünü çevirse de Tanrı her şeye rağmen affeder. Ne yazık ki halk doğru yoldan saptı ve insanlar acımasız hale geldiler. Kalpleri katılaştı, yüreklerindeki sevgi dondu. Bu yüzden Tanrı’nın sevgisini hissetmiyorlar ve inançlarını kaybediyorlar.” (Aziz Siluan) Aziz Siluan’ın bu sözü, Paskalya Orucunun hemen önceki Affetme Pazarı’nda okunan İncil metniyle doğrudan bağlantılıdır ve Tanrı’nın eğer bizi affetmesini istiyorsak, bizim de komşularımızı affetmemizi tavsiye eder. Tanrı’nın insana sunduğu affetme deneyimi bizde, komşularımıza aynı hoşgörüyle davranma yükümlülüğü yaratır.
Tanrı’nın sevgisi
Bu gerçekliği bizi İncil’i yaşamaya çağıran günlük İlahi Ayin içerisinde deneyimliyoruz. Kutsal Efharistiya’da bizi birbirimizden uzak tutan her şeyi affetmemiz gerektiğini hatırlıyoruz. Antik Apostolik Kanunlar Metni’nde, Diyakon, İlahi Litürji’de bulunduğu sırada imanlıları sevgi selamına çağırırken, selamlamanın gerçekleşmesi için yerine getirilmesi gereken üç şartı da belirtir. Bunlar nelerdir? Kalbimizde olmaması gereken şeyler: a) kindarlık b) ikiyüzlülük c) hilekârlık
Bütün bunlar kolay değil. Dolayısıyla yalnızca bağışlayıcı olan Tanrı bizi mizaç olarak özür dileme, bağışlama ve affetme kararımızda giderek daha istikrarlı hale getirebilir. Rab bize aradığımız huzuru bahşetsin, düşmanlığı ortadan kaldırsın, bizi ilahi ve sonsuz şefkate ulaştırsın.
Mesih’i seviyor muyuz?
Ancak işler her zaman tam potansiyelleriyle çalışmaz. Çoğumuz kendimizi “sevmekten aciz”, bir takım şeylerden geri kalmış, eksik gibi hissederiz. Kin beslediğimiz, hatta intikam almak istediğimiz zamanlar vardır. “Başkasından bulsun”, “Tanrı affetsin”. Aksi takdirde affederiz, kin tutmaz gibiyiz “Ancak çok fazla takılmayalım, arkadaşlık yapmayalım” havasındayız. Ve Kutsal Ayin’e geliyor, “Birbirimizi sevelim ki birlik içinde “İman ikrarını okuyalım” ilahisini terennüm ediyor, aynı manevi masada yemek yiyor, ikimiz de Mesih’i sevdiğimizi söylüyoruz ama kendimizi yabancı gibi hissediyoruz, birbirimize düşman gibi bakarak birbirimizden kaçmaya çalışıyoruz.
İlahi Litürji’nin sonunda kiliseden ayrılırken esas olarak birbirimizi sevmeye, birbirimizi affetmeye, birbirimizi anlamaya ve Tanrı’nın Krallığına giden yolun komşumuzun hayatından geçtiğini unutmamaya başlayalım.
Erdemler safhasına girişimiz
Affetme Pazarı Akşam İbadetinden sonra Mesih’in Kilisesi bizim için Büyük Paskalya Orucu’nun erdemlerinin sahnesini açıyor. Bu tövbe dönemi özünde bizlere bir yaşam biçimi olarak sunuluyor. Birbirimizi bağışlayalım. Bağışlama, “birbirimizin yükünü” omuzlarımıza aldığımız anda başlar. İlk ve en ağır yük, karşımızdakinin yalnızca ne yaptığı ya da yapmadığı değil, kişiliğidir, onun ne olduğudur. Gerekirse, Mesih’in Haçını taşıdığı gibi bir tür işkence, acı ve ölüm olarak diğerini taşıyalım ama aynı zamanda bağışlamamız olmadan diğerini hiçbir şekilde geride bırakmayalım.
- F. A. Foni Kiriou (Rab’bin Sesi) 11 no’lu broşüründen alıntılanarak tercüme edilmiştir. 17 Mart 2024