Vicdanın sorgulanışı
Mesihimizin İlahi Çilelerini anmaya (Kutsal ve Büyük haftaya) yaklaşırken, Kilisemiz bizlerin ruhsal olarak hazırlanması için çeşitli yollarla özen göstermektedir. Bu durum, bugünkü Elçisel okumada da görülür. Elçi, vicdan konusuna değinir; çünkü İlk İnsanların Düşüşü’nden sonra vicdan, günah yüzünden öyle bir şekilde bozulmuştur ki, Yahudi geleneğindeki insanî kurbanlar artık onu arındırmak için yeterli değildir. Onun arınması için artık beden almış Tanrı’nın Kanı gereklidir. Ancak bu şekilde insan, ölü işlerden kurtulup tek ve gerçek Tanrı’ya ibadet edebilir ve O’nunla birlikte yaşayabilir.
Ahlaki Yasanın Bilgisi
Peki, Kilisemiz vicdan kavramını nasıl anlamaktadır? Aziz Nektarios, “Vicdan, ahlaki yasayı bilmek olup, ruhun iyi ve kötü eylemleri ayırt edebilmesi ve bunları tarafsız bir şekilde değerlendirebilmesi için sahip olduğu bir bilgidir; kötü olanları kınar ve iyi olanları onaylar. Vicdan, ruhta doğuştan var olan bir özelliktir… Bu doğuştan gelen yeti, Tanrı tarafından insanın iradesinin ilahi iradeye uygun şekilde yönelmesini bilmesi için verilmiştir. Vicdan, Tanrı’nın yasasını bildiğinden, insana ilahi iradeyi bildirir. Vicdanın doğası gereği, ahlaki bir ölçüt, bir kılavuz ve bir rehber olarak kabul edilebilir; böylece insan eylemlerinin ahlaki kalitesi bu ölçütle değerlendirilir.”
Ancak, bu noktada iyi vicdan ile suçluluk duyan vicdan arasındaki ayrımı yapmamız değerli olacaktır. Çileci Aziz Markos, temiz vicdanın kazanılmasını dua ile ilişkilendirir: “Vicdan, doğal bir kitaptır. Onu okuyan ve ona göre hareket eden, Tanrı’nın insan için gösterdiği ilgisinin deneyimini kazanır. İyi vicdan dua ile kazanılır, oysa temiz dua, vicdanın meyvesidir. Hem dua hem de vicdan, doğal olarak birbirine ihtiyaç duyar.”
Suçluluk Duygusu
Aziz Nektarios, suçlu vicdanı, Tanrı’nın iradesini reddeden kişinin bir özelliği olarak tanımlar: “Ahlaki yasayı reddeden kişinin vicdanı korkunç bir tiranlıktır. Günah işleyen ruh için vicdanın kınamasından daha korkunç hiçbir şey yoktur. Çünkü vicdanın kınaması kadar ruhu hiçbir şey sarsmaz ve incitmez. Vicdanın mahkemesi adil ve son derece serttir.”
Bu suçlu vicdanı, Kurtarıcı Mesih’in Kanı temizler, ölü işlerden[1] kurtarır. Bu durum, bugünkü Elçisel okumada vurgulanmaktadır. Hayvanların kurban edilmesi, Yahudi geleneğinde savunulan şekilde, ruhun arınması için yeterli değildi. O kurban, dışsal özelliklere sahipti ve günahın yüküyle yüklü Başrahipler tarafından sunuluyordu. Gereken, gerçek ve Büyük Başrahip İsa Mesih’in çarmıha gerilmiş kurbanı ve O’nun Kanını gönüllü Olarak sunmasıydı. Böylece insan ruhu kurtuldu ve vicdan, günahın neden olduğu ölü işlerin ağırlığından arındı.
Kurtuluş mücadelesi
Tanrı-insan’ın kurtarıcı Kanı bir kez Kutsal Haç üzerinde döküldü ancak her ilahi litürjide, vicdanlarının temizlenmesi için özlem duyan ve çaba gösterenlere sürekli olarak sunulmaktadır. Kutsal Komünyon’un etkisi ise, kendi manevi halimize bağlıdır ve kişisel, içsel hazırlığımızla ilişkilidir. Bu hazırlığın düzeyine göre, bazıları için Kutsal Komünyon ateş olurken, diğerleri için ışık olur. Kutsal Komünyon sihirli bir şekilde işlev görmez. Mesih’in Bedeni ve Kanını almak için, kendi kanımızı yani kendi manevi çabalarımızı ve kişisel manevi mücadelelerimizi sunmalıyız; tövbeye layık meyveler sunmalıyız. Ancak bu şekilde, İlahi Çilelerin kutsal olaylarını layıkıyla deneyimleyebiliriz ve sadece Diriliş’te sevinmekle kalmaz, tüm hayatımız Diriliş’in meyvesi ve sureti olur.
Arhimandrit E. Oik. Foni Kiriou (Rab’bin Sesi) 14 no’lu broşürden alıntılanarak tercüme edilmiştir. 6 Nisan 2025
[1] Ölü işler: faydasız işler, Mesih’in yasasında yeri olmayan işler, faydasız ve geçici işler